Küçükçekmece'de ceza avukatı olarak faaliyet gösteren hukuk bürosunun baktığı davalar, ceza yargılaması süreci, mahkeme türleri gibi konularla ilgili bilgiler verilen yazıda, ceza yargılamasında avukatın önemine de değinilmektedir.
Ülkemizdeki yargı faaliyetlerinin çoğunluğunu içeren adli yargı, ceza yargısı ve medeni yargı olarak ayrılmaktadır. Medeni yargı çoğunlukla eşitler arasındaki ihtilafların çözümü için çalışırken ceza yargısı devletin baskın olduğu yargı türüdür. Şüphe üzerine kurulu ceza yargılamasında amaç yargılamaya konu fiilin suç olup olmadığının ve eğer suç ise sanık tarafından işlenip işlenmediğinin tespitidir. Öncelikle bilinmelidir ki kanunun suç saymadığı hiçbir fiil için kişi cezalandırılamaz. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 2‘ye göre kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Aynı maddeye göre idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz. Dolayısıyla hukuk sistemimiz suç ve cezayı ancak yasa koyucunun kanun ile düzenleyebileceğini belirlemektedir. Örneğin Adalet Bakanlığı ya da nüfus müdürlüğü gibi hiçbir kurum, kendi alanlarına giren konularda dahi suç ya da cezaya ilişkin düzenlemeler yapamazlar.
Ceza yargılaması, daha önemli ve ağır sonuçları doğurması nedeniyle hukuk yargısına nazaran daha çok özen isteyen yargı türüdür. Zira hukuk yargısında çoğunlukla maddi sonuçlar ortaya çıkmaktayken ceza yargısında hürriyeti bağlayıcı hapis cezaları ortaya çıkabilmektedir. Devletlerin doğuş sebebinin ceza yargısı olduğu da değerlendirildiğinde, ceza ve ceza usul hükümlerinin kanunlarda çok iyi ve modern hayata uygun olarak düzenlenmeleri gerektiği açıktır.
Ceza yargısı da diğer yargı türleri gibi gelişmelere açık olmalı, kendini yenilemelidir. Örneğin bundan 30 yıl önce bilişim üzerine çok az sayıda ceza kanunu maddesi varken bu düzenlemeler kısa sürede artmıştır. Yakın gelecekte ise birçok yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulacağı şüphesizdir. Ancak bu değişimin mümkün olduğunda dikkatli, özenli ve öngörülü yapılması gerekir. Zira ceza kanunları sık değiştirilemezler. Aksi halde kanunu bilmemenin mazeret sayılamaması ilkesini bile uygulamak zor olur.
Türk hukuk sisteminde ceza yargılaması iki aşamadan oluşmaktadır. Bunlar:
Mahkeme olmayan sulh ceza hakimlikleri 5235 yasanın verdiği görevleri yerine getirirler. Bu hakimliklerin temel görevi yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemektir.
5235 yasa ile görevleri belirlenen bu mahkemelerden asliye ceza mahkemesi, genel görevli mahkemedir ve kanunda yazılı özel düzenlemeler hariç olmak üzere, sulh ceza hakimliği ile ağır ceza mahkemelerinin görev alanına girmeyen dava ve işlere bakarlar.
Ağır ceza mahkemeleri ise kanunca belirtilen özel düzenlemeler hariç olmak üzere, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan:
konularında davalara bakarlar. Dolayısıyla ağır ceza avukatı da, ağır ceza mahkemesinin baktığı suçlarla ilgili davalara bakmaktadır.
Küçükçekmece Adliyesi’nde Kasım 2022 itibariyle 4 ağır ceza adliyesi, 27 asliye ceza mahkemesi, 3 sulh ceza hakimliği, 2 çocuk mahkemesi, 4 icra ceza mahkemesi bulunmaktadır. Küçükçekmece ceza avukatı olarak biz de bu mahkemelerde hem sanık hem mağdur ve diğer tarafların vekilliğini yapmaktayız.
Bu mahkemeler numaralarına bakılmaksızın aslında tek mahkemedir ancak iş yoğunluğu ve ihtisaslaşma nedeniyle sayı almaktadırlar. Her mahkemenin kendi heyeti ya da hakimi ile idari ve yazı işleri için kalemleri ile duruşma salonları bulunmaktadır.
İster Küçükçekmece Adliyesi’nde ister Türkiye’de kurulmuş diğer adliyelerde olsun, ceza soruşturmasının başlangıcından hükmün verildiği ana kadar ceza avukatı tüm süreci takip ederek müvekkillinin lehine olan araştırmayı yapıp, lehe olan hukuk kurallarını dayanak alarak iddia ve savunmalarını açıklar. Oldukça geniş bir faaliyet olan ceza avukatlığı aslında suç oluşmadan başvurulması gereken bir meslektir. Zira bazı durumlarda şahısların suç işleme kastı olmayıp, hukuki konulardaki eksiklikleri nedeniyle suça sebebiyet vermektedirler. Özellikle şirketlerin ve şahısların ticari faaliyetlerinde bu hususa dikkat ederek, çalışma alanlarıyla ilgili temel ceza hukuku normlarına hakim olmaları gereklidir. Bunun yolu ise bir ceza avukatı ile danışmanlık kapsamında çalışmaktır. Suç şüphesinin oluşmasından sonra ise ceza avukatı soruşturma aşamasında lehe delillerin toplanmasını sağlayarak iddianame düzenlenmemesine, eğer iddianame düzenlenirse müvekkilinin beraat etmesine yönelik faaliyette bulunur.
Toplumda yanlış bilinen hususlardan birisi, ceza avukatının suçluyu savunduğudur. Gerçekte ceza avukatı suçluyu değil, suçlunun haklarını savunur. Örneğin (A) şahsının (B) şahsını öldürdüğünü gören onlarca tanık, video kayıtları ve birçok delil bulunabilir. Yani artık (A) şahsının öldürme suçunu işlediğinden hiç kimsenin şüphesi yoktur. Bu durumda ceza avukatı ne yapacaktır? Ceza avukatı böyle bir davada sanığın yargılanma hakkını koruyacak, eğer cezanın indirilmesine ya da ceza verilmesine engel hususlar varsa, bunların ortaya çıkartılması için uğraşacaktır. Örneğin (A) şahsı meşru savunma içinde bu suçu işlemiş de olabilir. Ya da haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerekecektir. Bunu ortaya çıkarak olan, hukuki bilgi sahibi avukattır.
Ceza yargılamasında sadece sanık değil, mağdur, şikâyetçi, malen sorumlu da vardır. Katılan olarak yargılamada dahil olanların da avukatla temsili söz konusudur. Vekil sıfatıyla avukatlık yapan bu avukat da müvekkilinin haklarını korumak ve sanığın hak ettiği cezayı alması için hukuki bilgisi ile çaba sarf eder.
Ağır ceza avukatı veya asliye ceza avukatı gibi ayrımlara girmeden, ceza yargılamasında taraf olanların kendilerini avukat ile temsil ettirmeleri, sanık iseler müdafi ile süreci yürütmeleri, hak kayıplarının önüne geçmede en önemli kriterler arasındadır. Zira ceza yargılaması hem esasa ilişkin kanunun hem usule ilişkin düzenlemelerin genişliği nedeniyle oldukça zor bir yargılama türüdür.
Temelde ceza davalarında avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak kanun bazı yargılamalara özel önem vermiştir. Buna göre:
müdafi yani ceza avukatı atanır.
Diğer yargılamalarda olduğu gibi ceza yargılamaları da tarafların bilgisi dahilinde yürütülür. Bunun için taraflara tebligat gönderilip, davaya dahil olmaları sağlanır. Kişiler de e-devlet ve Vatandaş UYAP’tan ceza dosyalarını takip ederek gelişmeler hakkında bilgi sahibi olabilirler.
İnternet üzerinden yapılan e-duruşmanın da verdiği kolaylıkla artık Türkiye’nin her yerinde ceza davalarında vekil ve müdafi olarak faaliyet gösteren büromuz, özellikle İstanbul Avrupa yakasında faaliyetlerinin yoğunluştırmıştır. Küçükçekmece ceza avukatı olarak faaliyet gösterdiğimiz Halkalı’da bulunan uzman büromuz, Sefaköy, Halkalı, Atakent, Atatürk, Cennet, İnönü, Söğütlüçeşme yakınında bulunan semt ve ilçelerdeki ceza işlerine bakmaktadır.
Ceza yargılaması tam anlamıyla bir yoldur. Şüphenin Cumhuriyet savcılığına ulaşmasından hüküm verilene kadar devam eden bu yolun en başında, gelecek karşılaşılacak safhalar hesaplanarak bir plan dahilinde hareket edilmelidir. Örneğin önemsenmeyen bir karakol ifadesinde verilen yanlış ifade dahi sürecin olumsuz ilerlemesine sebep olabilmektedir. Bazı olaylarda plan beraate değil, cezanın düşürülmesine yönelik de olabilir. Zira suç sabittir ancak sanığa uygulanabilecek indirimler bulunabilir. Ceza avukatı bu bilgileri kullanarak planını hazırlar ve süreci takip eder. İlk derece mahkemesinde verilen karar netice olmayıp dava, önce bölge Adliye Mahkemesinde, sonra Yargıtay’da da devam edecektir. Bu uzun ve yorucu sürecin hem sanık, hem mağdur için sağlıklı yürütülmesi ise hukuki adımların yerinde ve zamanında atılması ile mümkündür. Savunma sadece son gün konuşmak değil, 3 yıl sonra yapılacak savunmanın dayanaklarının ilk günden kurulmasıdır.
Temelde şüpheli veya sanık dilediği kadar avukatla çalışabilir. Ancak soruşturma evresindeki ifade almada en çok 3 müdafi hazır bulunur. Örgüt faaliyet kapsamındaki bir suç söz konusu ise kovuşturmada en çok üç avukat hazır bulunabilir.
Yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161), Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlara ağır ceza mahkemesi bakar.
Küçükçekmece Adliyesinde 7 tane ağır ceza mahkemesi, 27 asliye ceza mahkemesi, 4 sulh ceza hakimliği, 4 icra ceza mahkemesi ve 2 çocuk mahkemesi bulunmaktadır.