Ceza davası açılmışsa düşmesine, açılmamışsa açılamamısa sebep olan dava zamanaşımı ile ilgili olarak kanun koyucu, sürenin durma veya kesilmesine ilişkin hususları da belirlemiştir. Buna göre dava zamanaşımı süresi durduğunda önceden işleyen süre varlığını korurken kesilme de süre yeniden başlar. Durma için üst sınır belirlenmemişken kesilmede üst sınır TCK 67/4 ile belirlenmiştir. Buna göre dava zamanaşımı, 66'ncı maddede belirlenen süreye, sürenin yarısının eklenmesi ile çıkan miktara kadar uzayabilir.
Türk Ceza Kanununa göre dava zamanaşımı kamu davasının, açılmamışsa açılmasına, açılmışsa düşmesine sebep olmaktadır. TCK madde 67 ise dava zamanaşımının durmasına ve kesilmesine sebep olguları düzenlemektedir. Bu düzenlemeler sayesinde, başka bir nedenle yargılamanın yapılamadığı hallerde dava zamanaşımının gündeme gelmesinin önüne geçilmektedir.
TCK 67’ye göre dava zamanaşımının durması, zamanaşımı süresinin dondurulması anlamına gelmektedir. Yani önceden işlemiş zamanaşımı süresi aynen varlığını korur ancak bu süre işlemeye devam etmez. Durmaya engel sebebin ortadan kalkması ile süre, sıfırdan değil, kaldığı yerden işlemeye başlar. Örneğin 8 yıl dava zamanaşımının uygulandığı tamamlanmış bir suçun faili suç tarihinden 2 yıl sonra milletvekili olmuş ise, 8 yıllık sürenin 2 yılı tamamlanmıştır. Fail hakkında yargılamaya devam edilebilecek güne kadar dava zamanaşımı işlemez. Mesela 5 yıl sonra milletvekilliği sona erdiğinde, zamanaşımı süresi 2 yılın üzerine işlemeye devam eder.
Dava zamanaşımı süresinin durmasında kanun koyucu üst sınır belirlememiştir. Eğer kişi 5 kez arka arkaya milletvekili seçilse, milletvekili sona erdiğinde hala dava zamanaşımının 2 yılı tamamlanmış gibi değerlendirilecek ve yargılamaya devam edilebilecektir.
TCK 67/1’de dava zamanaşımı süresinin durma sebepleri sayılmıştır. Ancak sebepler bunlarla sınırlı değildir. Buna göre:
Dava zamanaşımı süresinin kesilmesi, durmasına göre daha ağır bir sonuca sebep olmaktadır. Zira kesilmede dava zamanaşımı süresi sıfırlanmakta ve yeniden başlamaktadır. Önceden işlemiş süreler yok sayılmaktadır. İlk akla gelen, kesilmenin dava zamanaşımı süresinin sonsuza kadar uzatabileceği, dava zamanaşımını anlamsız kılabileceğidir. Ancak kanun koyucu ceza yargılamasının çok uzamaması için TCK 67/4 ile sürenin kesilmesine sınır koymuştur. Buna göre kesilme ile dava zamanaşımı, TCK 66’da belirlenen sürenin en fazla yarısı kadar uzayabilir. Örneğin 8 yıl dava zamanaşımı söz konusu ise kesilme bu süreyi 12 yıla kadar uzatabilir.
TCK madde 67/2, dava zamanaşımı süresinin kesilmesi sebeplerini saymaktadır. Bunlar:
Görüleceği üzere dava zamanaşımı süresini kesen işlemler hep yargı faaliyetleridir. Ceza yargısı sırasında yapılan bazı önemli işlemlerde süre sıfırlanmaktadır. Bir diğer önemli husus ise suça ilişkin yargılamada sayılan işlemlerden birinin herhangi bir suçlu hakkında yapılmasının diğer suçlular için de dava zamanaşımı süresini kesmesidir. Örneğin 3 failin bulunduğu bir suçta biri hakkında tutuklama kararı verilirse, diğerleri için de dava zamanaşımı süresi kesilecektir. Dikkat edilirse TCK 67/2, kesilme için kolluk kuvvetince alınan ifadeyi yeterli görmemiştir. İfadenin Cumhuriyet Savcısının huzurunda alınması gereklidir.
Dava zamanaşımı süresinin kesilmesi için yapılan işlemden failin haberdar olması gerekmez. Örneğin kaçak failin gıyabında verilen tutuklama kararı süreyi kesecektir. Her yeni işlemden sonra süre yeniden başlayacaktır(TCK 67/3). Örneğin sorgudan sonra iddianame düzenlendiğinde dava zamanaşımı süresi, iddianame düzenlenmesinden sonra yeniden başlayacaktır.
Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi
Madde 67- (1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi, halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.
“CMK.nın 231/8 maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde denetim süresi içerisinde dava zamanaşımının duracağı belirtilmiş olup, incelemeye konu dosyada suç tarihi itibariye 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nın 151/1. maddesinde tanımlanan suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Yasanın 66/1-e 67/4. maddelerine göre hesaplanan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleştiği 12.03.2013 tarihinde duran ancak deneme devresinde ikinci suçun işlendiği 17.02.2014 tarihinde tekrar işlemeye başlayan 7 yıl 12 aylık zamanaşımı süresine durma süresi olan 11 ay 5 gün eklendiğinde, suçun işlendiği 14.05.2009 gününden karar tarihine kadar gerçekleştiğinin gözetilmemesi …” Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/13843 E. 2020/956 K. 16.1.2020
“Suç tarihinden sonra TBMM’nin 23. dönem milletvekili olan ve hakkında 20.12.2010 günü fezleke düzenlenip 12.06.2011 tarihli seçimlerde milletvekili seçilmeyerek dokunulmazlığı kendiliğinden kalkan, bu nedenle hakkındaki dava zamanaşımının toplamda “5 ay 23 gün” durması sonucu uzamış dava zamanaşımı 10.08.2019 günü dolacak olan sanık …’ın, diğer sanıklarla birlikte aynı iştirak iradesiyle hareket ettiğine dair dosya içerisinde yeterli delil bulunamaması nedeniyle mahkemece beraatine karar verilmesi gerekirken …” Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/22148 E. 2019/7230 K. 15.4.2019
“TCK’nın 67/1. maddesinde bekletici mesele konusunda karar vermeye savcılık makamının yetkili olup olmadığı hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak CMK’nın 218/1. maddesinde, “yüklenen suçun ispatı ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise; Ceza Mahkemesi bu sorunla ilgili olarak bu kanun hükümlerine göre karar verebilir ancak bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verebilir.” şeklindeki düzenlemeden bekletici mesele kararını mahkemelerin verebileceği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan bekletici mesele zaman aşımını kesici değil durdurucu nedenlerdendir. Zaman aşımını kesmek için bekletici mesele kararı verilemeyeceği gibi Cumhuriyet Başsavcılığının “Suçtan Kaynaklanan Mal Varlığı Değerlerini Aklama” suçundan dava açması için öncü suçun kesinleşmesine gerek yoktur. CMK’nın 170/2. maddesi kapsamında suç işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşuyorsa iddianame düzenleyerek dava açacaktır. Görüldüğü üzere soruşturma mercii olan Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının bekletici mesele kararı vermesi hususunda yetkili olmadığı gibi, zorunlu da değildir.” Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/450 E. 2016/367 K. 1.2.2016
“5237 sayılı TCK’nun 66. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının ( e ) bendinde de beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 67/3-4. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.” Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/4-59 E. 2015/252 K. 23.6.2015
“Sanığa atılı hırsızlık suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu ve hüküm tarihinden önce yürürlüğe girip sanık lehine olan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 66/1-e ve 2. fıkrasına göre suç tarihinde 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olan sanığa atılı hırsızlık suçunun zamanaşımı süresinin 4 yıl olduğu zamanaşımının kesilmesi halinde aynı Kanun’un 67 /son maddesine göre 1/2 oranında uzayacağı nazara alınarak hesap edilen 6 yıllık eklemeli zamanaşımının suç ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla …” Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2012/15349 E. 2012/15152 K. 28.5.2012