Türk Medeni Kanunu, eşlerin bir arada yaşadıkları konut üzerinde, malik olmayan ya da kira sözleşmesine taraf olarak gösterilmemiş eşe, aile konutu şerhi kavramı ile koruma getirmektedir. Yasa aile konutu kavramının eşlerden birinin ölümü halinde de etkili olabilmesi için, Türk Medeni Kanunu madde 240 ile sağ kalan eşe haklar vermiştir. Yasa metni şu şekildedir:
Madde 240- Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.
Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
Yasa metninden görürebileceği üzere, koruma mekanizmasının çalışabilmesi için şu şartlar söz konusu olmalıdır:
Bu şartların varlığı halinde sağ kalan eş, konut üzerinde kendisine intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilecektir. Bedeli ise sağ kalan eşin katılma alacağından, katılma alacağının miktarı yetersizse sağ kalan eş tarafından eksik miktar tamamlanarak karşılanacaktır. Eğer sağ olan eşin katılma alacağı yoksa, bu haktan faydalanamayacaktır.
Aile konutu üzerinde sağ eşe intifa hakkı tesisi davası açılırken, diğer mirasçılar davalı olarak gösterilmeli ve dava aile mahkemesinde açılmalıdır. Aile mahkemesi hakimi, davacının katılma alacağının bulunup bulunmadığı belirlenmeden karar vermemelidir. Dava maktu harca tabidir.
Maddenin devamında, aynı koşulların bulunması halinde sağ eşin ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tesis edilmesini talep edebileceği belirtilmiştir. Bu fıkrayı, ev üzerindeki mülkiyet hakkı ile karıştırmamak gereklidir. Ev üzerindeki mülkiyet hakkının sağ eşe tesisi için, haklı bir sebebin bulunması gerekir. Dolayısıyla birinci. fıkradaki şartlara ek olarak, haklı bir nedenin bulunması zaruridir.
Bu durumda davacı sağ eşin talebi reddedilecektir. Zira yasa, “… katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise …”, demektedir. Anlaşılacağı üzere katılma alacağı az da olsa bulunmalıdır. Kanun koyucu, katılma alacağının olmadığı halde de bu haktan yararlanılabilmesine izin verse idi, “yetmez ise” yerine, “yoksa veya yetmez ise” gibi bir ifade kullanmalıydı. “Yetmez ise” denilerek, az da olsa bir miktarın bulunması gerektiği belirtilmiştir.