Evlilik birliği her ne kadar taraflara birlikte yaşama zorunluluğu getirse de bazı hallerde eşlerden birisi, ayrı yaşama hakkına sahip olabilir. Yazıda, boşanma ya da ayrılık davası mevcut değilken evlilik birliği içerisinde birlikte yaşamaya ara vermenin şartları ve bu durumda hakimden talep edilebilecek hususlar açıklanmaya çalışılacaktır.
Türk Medeni Kanunu’na göre evlenme töreni ile evlilik birliği kurulmuş olmaktadır. Bir sözleşme olması nedeniyle de evlilik, taraflara haklar ve sorumluluklar yükler. Temel olarak eşler, evlilik birliğinin mutluluğunu beraberce sağlamak ve varsa çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine birlikte özen göstermek zorundadırlar. Eşlerin birbirlerine sadık kalmaları ve birbirlerine yardımcı olmalarının yanısı sıra evlilik birliğinin önemli unsurlarından birisi de, eşlerin birlikte yaşamalarıdır.
Şüphesiz bu sorunun cevabı, evliliğin amaçlarında gizlidir. Evlilik bir birlikteliktir ki, eşler birbirlerine destek olmak, mutluluklarını ve üzüntülerini paylaşmak, ortak hayatı sürdürülebilir ve yaşanabilir kılmak sorumluluğunu altındadırlar. Evliliğin doğası gereği eşlerin birlikte yaşamaları beklenir. Türk Medeni Kanunu’na da buna yönelik düzenlemesiyle madde 185/3’te “Eşler birlikte yaşamak …… zorundadırlar.”, demiştir.
Eşlerin birlikte yaşamaları temel olarak beklense ve taraflar birbirlerinden bu hususa uymalarını talep edebilseler de, sosyo-ekonomik şartlar -örneğin eşlerin farklı şehirlerde çalışıyor olmaları- nedeniyle eşler birarada yaşayamayabilirler. Benzeri nedenlerle eşlerin ayrı yaşamaları gerekebilir. Burada önemli olan tarafların ayrı yaşamaya tahammül ediyor olmaları, bu duruma mecbur olmalarıdır. Mecburiyet halinde konumuzda bahsedilen ayrı yaşamadan söz edilemeyecektir.
Yukarıda bahsedilen durumlar haricinde, eşler her zaman ve her şartta birlikte yaşamak zorunda değillerdir. Türk Medeni Kanunu, “Birlikte Yaşamaya Ara Verilmesi” kenar başlığıyla, konuyu düzenlemiştir.
Madde 197 – Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.
Hükme göre eşlerden biri, ortak hayat nedeniyle;
ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Dikkat edilmesi gereken, kanunun sebepleri saymış olmasıdır. Dolayısıyla sebepler belirli sayıdadır. Ancak sebepler incelendiğinde görülebilecektir ki, çok genel olmaları itibariyle, bir çok olaya/duruma uyabilmektedirler. Önemli bir husus ise, tehlikenin “ciddi” olmasıdır. Dolayısıyla, her sorunda eşlerden birisi, ayrı yaşama hakkına sahip olamayacaktır.
Yargıtay kararlarında, eşin ve çocukların geçimlerine maddi katkıda bulunmama, eşe yakasından düşmesini söyleme, evin terk edilmesi, ayrı konut temin edilmemesi, sürekli içki içme, vb. ayrı yaşama hakkını doğuran sebeplerdir. Dikkat edilirse bu nedenler boşanma nedeni olarak boşanma davasında da karşımıza çıkan sebeplerdir. Boşanma sebepleri aynı zamanda eşlere ayrı yaşama hakkı da vermektedir. Dolayısıyla davacının talebi büyük önem kazanmaktadır. Hakim, talebin dışına çıkarak karar veremez. Aynı sebeple davacı ayrı yaşamaa haklı olduğunu ileri sürerek nafaka talebinde de bulunabilir, boşanmayı da talep edebilir. Hakim, davacının talebi ile sınırlı olarak olumlu ya da olumsuz karar verecektir. Ayrı yaşama hakkı nedeniyle nafaka talep edilmiş davada, ileri sürülen sebeplerin boşanmayı gerektirmesi kanaatiyle boşanma kararı verilemez.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ayrı yaşamak, evlenme ile elde edilen hak ve sorumlulukları ortadan kaldırmayacaktır. Bununla birlikte başvuru halinde hakim, eşlerden birinin diğerine yapacağı parasal/maddi katkıya, konut ve ev eşyalarından nasıl yararlanılacağına ve eşlerin mallarının nasıl yönetileceğine ve ergin olmayan çocuklar varsa çocuklar ile ana-baba ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik önlemler, kararlar alacaktır.
Başvuru yapan eşin ayrı yaşamaya hakkı olmalı ve buna yönelik iddialarını mahkemede delilleriyle ispat etmesi gereklidir. Sadece ayrı yaşamayı istemek, yeterli bir neden sayılamaz. Bununla birlikte eğer eşlerden biri haklı bir sebep olmaksızın ayrı yaşamaktaysa, diğer eş, hakim müdahalesini talep edebilecektir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, haklı bir nedenle ayrı yaşamak zorunda kalan eş, durumun niteliğine göre tedbir nafakası talep edebilecektir. Örneğin; koca evi terk etmiş ve başka bir kadınla yaşıyor olsun. Bu durumda eş olan kadın, kocadan, tedbir nafakası talep edebilecektir. Davacı eş ayrı yaşamaya hakkı olduğunu ya da eşinin haksız yere ayrı yaşadığını ispat etmelidir. Aksi halde davası reddolacaktır.
Eşler, çocuk ergin oluncaya kadar çocuğun bakımından sorumludurlar. Eğer eşler ayrı yaşıyorlarsa, çocuk kimin yanında kalıyorsa o eş, çocuk için diğer eşten nafaka talebinde bulunabilecektir. Çocuk ile ana babası arasında hakim tarafından belirlenecek düzenlemelerde talep aranmaz. Hakim bu konularda kendiliğinden karar verir.
Konunun önemi gereği, nafaka hususuna tekrar değinelim. Haklı bir sebebi bulunduğu halde boşanma davası açmayan eş, diğer eşten nafaka talep edebilir mi?
Eşlerin ayrı yaşamaları halinde ya da eşlerden birinin aile birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği hallerde, kusurlu olmayan eş kusurlu eşten, tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakası talebinin ortaya konduğu davada dikkat edilmesi gereken husus, araştırma yapılmadan tedbiren tedbir nafakası kararı verilemeyeceğidir. Öncelikle yapılması gereken, kusurun araştırılması ve nafaka ödenmesi için gerekli şartların bulunup bulunmadığının belirlenmesidir.
Eşler için tedbir nafakası tedbiren verilemese de çocuklar için tedbiren karar verilebilir. Zira her halükarda eşlerin çocukların bakımı konusunda sorumlu oldukları kesindir.
Açılacak davada tarafların ekonomik durumları, mal varlıkları, gelirleri, vb araştırılarak karar verilecektir.
Evlilik birliği içerisinde, boşanma ya da ayrılık davası mevcut değilken, eşlerden birinin ayrı yaşama hakkı bulunması nedeniyle hakimden tedbir kararı isteyebileceği davalar, avukatla takibi mecburi olan davalar değillerdir. Ancak, ayrı yaşama hakkının ispatı, nafaka, konut, ev eşyaları ve çocukla kurulacak ilişkilerin nasıl düzenleneceği konularında bir avukattan hukuki destek almak, hak kayıplarına uğramamak adına önem arz etmektedir.
Ayrı yaşamaya hakkı olan eş açacağı davada ailenin yaşadığı konutun kullanımının kendisine bırakılmasını isteyebilir. Hakim olayı araştırıp, konutun hangi eşe bırakılması gerektiğine karar verecektir. Konutun mutlaka ayrı yaşamaya hakkı olan eşe bırakılması gerektiği düşünülmemelidir.
Konutun kullanımında olduğu gibi ev eşyalarının hangi eşin kullanımına özgüleneceği de yine hakim tarafından karara bağlanacaktır. Durumun şartları incelenmelidir.
Ayrı yaşamaya hakkı olan eş dava açtığında hakim, çocukla ilgili kararları re'sen alacaktır. Bunların içerisinde, çocuğun yanında kalmadığı anne ya da babasıyla ne sıklıkla ve nasıl görüşeceği hususu da bulunmaktadır.