TCK 25/2 – Zorunluluk Hali (Iztırar veya Zaruret Hali)

Türk Ceza Kanunu madde 25/2'de düzenlenen zorunluluk hali, bilerek sebep olmadığı bir tehlike nedeniyle suç olarak tanımlanmış bir fiili işleyen kişiye ceza verilmemesini düzenler. Yazıda, zorunluluk halinin şartları, meşru müdafaa ile farkları ve TCK 25/2 emsal Yargıtay kararları yer almaktadır.

TCK 25/2 – Zorunluluk Hali (Iztırar veya Zaruret Hali)

Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerden olan zorunluluk hali, Türk Ceza Kanunu madde 25/2’de düzenlenmiştir. Meşru savunma ile aynı maddede yer alan zorunluluk hali kişiye, kendisinin ya da başkasının bir tehlike altında bulunması nedeniyle gerçekleştirdiği fiilden dolayı ceza verilmemesini sağlayan düzenlemedir. İnsanın kendini ya da başkasını tehlike altında hissetmesi halinde buna karşı tepki göstermesi doğası gereğidir. Ayrıca bu halin, kişinin kusur yeteneğini ortadan kaldırdığını ve bu nedenle cezalandırılmasının yerinde olmayacağını savunanlar da bulunmaktadır. Tabii ki, her durumu zorunluluk hali olarak değerlendirmek de, bu haktan faydalananın zarar verdiği tarafın hakkının istenmeyen ölçüde eksilmesine sebep olacaktır. Örneğin, bir köpeğin saldırısına uğrayan kişinin, bir evin penceresini kırarak içeri girmesi zorunluluk halinden faydalanmasını sağlarken, gereksiz yere birden fazla pencerenin kırılması doğru görülemez.

Zorunluluk Hali ile Meşru Savunma Arasındaki Farklar

TCK 25 içinde düzenlenen zorunluluk hali ile meşru savunma bazı olaylarda karıştırılabilmektedir. Kurumları birbirlerinden ayıran nitelikler şunlardır:

  • Meşru savunmada haksız bir saldırı vardır. Zorunluluk halinde mevcut olan tehlike ise, haklı ya da haksız olarak nitelendirilmez.
  • Meşru müdafada, saldırıyı yapana karşı bir suç işlenir. Dolayısıyla meşru savunmada bulunan için tazminat yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zorunluluk halinde ise fiil nedeniyle zarar gören, bu zorunluluk halinin ortaya çıkmasına sebep olmamıştır. Yani tehlikenin sorumlusu değildir. Bu nedenle zorunluluk hali nedeniyle fiili gerçekleştiren, bu kişiye karşı tazminat ödemekle mükelleftir.

Zorunluluk Halinin Koşulları

Yukarıda bahsedildiği üzere zorunluluk hali, hakların çatışmasını doğurur. Cezasızlık gibi çok önemli bir korumayla karşılaşılacak kişinin fiili doğal olarak bazı şartlara bağlanmıştır. Bu sayede çatışma halindeki haklarda her iki taraf da mümkün olduğunca korunabilecektir.

  • Tehlike: Zorunluluk halinden söz edebilmek için mutlaka bir tehlike söz konusu olmalıdır. Tehlikeye doğa olayları, hayvanlar ya da insanlar sebep olabilir. Burada bir sınır bulunmamaktadır.
  • Ağır ve Muhakkak Tehlike: Tehlike ağır ve muhakkak olmalıdır. Tehlikenin sonucunda bir zararın meydana geleceği kesin olarak düşünülebilmelidir. Oluşacağı düşünülen zarar ağır da olmalıdır. Susuz kalmak ağır bir tehlike iken, araçla giderken benzinsiz kalmak ağır bir tehlike değildir.
  • Tehlikenin Yöneldiği Kişi: Tehlike, kişinin kendisinin ya da başkasının bir hakkına yönelmiş olabilir. Hak konusunda bir kısıt bulunmamaktadır.
  • Bilerek Sebep Olmamak: Tehlikeye, zorunluluk halinden faydalanan kişi bilerek sebep olmamalıdır. Bilinç söz konusu olduğu için, bilinçli taksirin bulunduğu hallerde de zorunluluk hali oluşmaz.
  • Başka Yol Olmaması: Mevcut tehlikeden kurtulmak için başka bir çıkış yolu bulunmamalıdır. Örneğin meşru savunmada insanların kaçmaları beklenmezken, zorunluluk halinde kaçmak bir yol olarak karşımıza çıkabilir. Bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediği, her olay ve kişi için ayrı ayrı değerlendirilmek zorundadır. Zira aynı durumda kalan iki insanın tehlikeden kurtulmak için bulabilecekleri yollar aynı olmayabilir. Bir yolun diğerine nazaran daha hafif bir zarar meydana getirmesi, ağır zarara sebep olan fiilde zorunluluk halinin bulunmadığı anlamına gelmeyecektir.
  • Yasadan Alınan Yetki: Yasanın verdiği yetkiye dayanarak fiili işleyen kişinin durumunda zorunluluk hali aranmaz. Zira burada zaten yasallık söz konusudur.
  • Orantı Bulunması: Mevcut tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta orantılı olmalıdır.
  • Başkasını Kurtarmak: Zaruret halinde tehlike altında olan, fiili işleyen olmayabilir. Hatta tehlikeye sebep olmuş kişinin korunması için işlenecek fiil de zaruret hali içerisinde değerlendirilir.
  • İlliyet Bağı: Tehlike ile işlenen fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Öldürülmek üzere kendisine pusu kurulduğunu fark eden kişinin kaçmak için bir bahçenin kapısını kırması zorunluluk hali içerisinde değerlendirilecekken, hiç gereği yokken bahçedeki arabaya da zarar vermesi aynı kapsamda sayılmayacaktır.

TCK 25/2

Meşru savunma ve zorunluluk hali
Madde 25-
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

TCK 25/2 Emsal Yargıtay Kararları

“Hakkında sayaçsız, düz bağlı olarak kaçak elektrik kullandığına dair tutanak düzenlenen sanığın kovuşturma aşamasında alınan savunmasında eşinin cezaevinde olduğunu, kızının bir günlükken nefes kesesi yüzünden solunum darlığı çekmesi sebebi ile sayaçsız bir şekilde düz bağlı elektrik kullandığını, görevliler geldiğinde bu durumu tespit ettiklerini ve elektriği keseceklerini belirttiklerini ancak kendisinin kızının hasta olduğunu söyleyince elektriği kesmeden gittiklerini, kendisinin elektriği o şekilde kullanmaya devam ettiğini, eşi ceza evinden çıktıktan 2 -3 ay sonra da bu yerden çıktıklarını beyan etmesi karşısında; sanığın beyanı doğrultusunda araştırma yapılarak sanığın kızının rahatsızlığının bulunup bulunmadığının tespiti ile sonuca göre 5237 Sayılı TCK’ nın 25. maddesinde öngörülen zorululuk haline dair koşulların suça konu olayda meydana gelip gelmediğinin tartışılması zorunluluğu…” Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2015/3966 E., 2017/7448 K., 12.6.2017

“… futbol takımları arasında yapılan spor müsabakası esnasında sanığın bulunduğu tribünde yaşanan arbede sırasında demir korkuluklara sıkışmamak için müsabaka alanı olarak kabul edilen kum olan koşu pistine atlaması biçimindeki eylemi karşısında; sanığın yasak alana girme fiilinin ceza sorumluluğunu kaldıran zorunluluk hali kapsamında kaldığı cihetle, TCK’nın 25/2. ve CMK’nın 223/3-b maddeleri gereğince sanık hakkında kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı yerine beraatine karar verilmesi…” Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2015/19686 E., 2016/20393 K., 28.6.2016

“Sanığın, maddi durumu iyi olmayan ve sağlık güvencesi olmayan aynı suçtan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen eşi F. G.’ü, sağlıklı bir doğum yapması ve ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak amacıyla yine aynı suçtan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen G. B.’ün kimliğiyle hastaneye kayıt yaptırdığının ve tedavisinin yapılmasını sağladığından eyleminin, TCK’nın 25/2 maddesi kapsamında değerlendirileceğinden CMK’nın 223/3-b maddesi uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,” Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2826 E., 2015/4232 K., 17.9.2015

Yazar: Avukat Erdem Akçay