Nişanlanma, aralarında evlenme engeli bulunmayan farklı cinsten iki kişinin karşılıklı olarak evlenme vaadinde bulunduğu iki taraflı bir hukuki işlemdir. Nişanlanmanın küçüğü ve kısıtlıyı bağlayabilmesi için yasal temsilcilerinin nişanlanmaya yönelik irade açıklamasına izin vermiş olması gereklidir. Bu metinde, nişanlanmanın tanımı, oluşması için gerekli şartlar ve nişanlılığın bozulması halinde ortaya çıkabilecek maddi ve manevi tazminat hakları ile ilgili bilgiler verilmeye çalışılacaktır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md. 118 ve devamı hükümlerce düzenlenen nişanlanma, bir aile hukuku sözleşmesidir ve hukuki işlemdir. Nişanlanma, aralarında evlenme engeli bulunmayan farklı cinsten iki kişinin karşılıklı olarak evlenme vaadinde bulunduğu iki taraflı bir hukuki işlemdir.
Nişanlılık, tarafların karşılıklı olarak evlilik vaadinde bulunmalarıyla ortaya çıkan bir hukuki ilişkidir. Dolayısıyla evlenme vaadi, nişanlılığın olmazsa olmaz unsurudur. Ancak bu unsur, nişanlılara evlenme zorunluluğunu yüklemez. Yani taraflardan birisi ya da her ikisi de, nişanlılığı kendi iradeleriyle sona erdirebilirler. Nişanlılığın bozulmasını istemeyen taraf ise, nişanı bozan tarafı evliliğe zorlayamaz. Bununla birlikte, nişanlılığın kuruluş aşamasında ya da daha sonra ortaya konan, nişanlılıktan kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı, dava edilemez.
Örneğin; (A) ile (B)’nin nişanlanırken “Nişanı bozan taraf 100 bin lira tazminat öder”, şeklinde karar aldıklarını varsayalım. Nişanlılık sürecinde (B)’nin hiçbir olumsuz tutumu, davanışı, sözü olmamasına karşın (A) nişan bozmuş ve kararlaştırılan tazminata ilişkin olarak da 10 bin lirayı (B)’ye ödemiş olsun. Bu durumda ne olacaktır? (B), “nişanlım nişanı bozdu, cayma tazminatının tamamını istiyorum”, diye dava açabilecek midir? Ödenen 10 bin lirayı (A) geri isteyebilir mi?
Örneğimizdeki durumda (B), (A)’dan cayma tazminatı olarak düzenlenmiş miktarın ödenmesine ilişkin olarak dava açamaz. (A) da, ödediği 10 bin liranın geri ödenmesini isteyemez ama kalan 90 bin lirayı ödemek zorunda değildir.
Nişanın bozulması durumunda taraflardan birinin diğer taraftan maddi tazminat talep edebilmesi için diğer tarafın nişanı haklı bir sebep olmaksızın bozmuş olması veya nişanın bozulma sebebinin diğer tarafa yükletilebilecek bir sebep olması gerekir. Yani maddi tazminat isteyen taraf, “Nişanı bozdu ama sebebi haklı değil”, “Nişanı bozdu ama zaten sebep olan o” ya da “Nişanı bozdum ama buna diğer taraf neden oldu”, vb diyebilmelidir.
Maddi tazminat talebinde bulunabilecekler:
Maddi tazminatın miktarı, olayın özelliğine göre belirlenecektir. Kusuru olan taraf, tazminat isteme hakkı olan tarafa, dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlık karşılığında uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Bu kural, nişan giderleri hakkında da uygulanacaktır.
Nişanın bozulması halinde, kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat ödemesini talep edebilir. Bu talebin geçerli olması için, talebe muhatap tarafın kusurlu olması gerekir. Ayrıca talepte bulunanın kişilik haklarının saldırıya uğramış olması şarttır. Bu manevi tazminat, para ile ödenebilir. Para dışında bir ödeme yöntemi mevcut değildir.
Nişanın bozulması nedeniyle oluşacak manevi zarara ilişkin tazminat isteme hakkı sadece nişan taraflarınındır. Zarara uğrayanın anne babası ya da onları gibi davrananlar, manevi tazminat talebinde bulunamazlar.
Kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması nedeniyle manevi tazminat isteminde küçük ya da kısıtlı, yasal temsilcilerinin iznine ihtiyaç duymaksızın dava açabilirler.
Nişanın bozulması taraflar üzerinde farklı seviyelerde üzüntüye sebep olacaktır ve bu, hayatın olağan akışının bir sonucudur. Bu nedenle sırf üzüntünün varlığı dayanağıyla manevi tazminat talebinde bulunmak yerinde değildir. Esas olan, kişilik hakkının saldırıya uğrayıp uğramadığıdır.
Yasalarımız uyarınca nişanlanma evlenme vaadiyle olur. Nişanlanma için usul belirlenmemiştir. Evlenme vaadi ciddi şekilde yapılmışsa ve karşı taraf bu teklifi ciddiye almışsa, halin icabı gereği ciddiye alınabilecek bir teklifse, nişanlanma gerçekleşmiştir. Hatta çevrelerince tarafların evlenecekleri yönünde güçlü öngörü oluşmuşsa, bu da nişanlanma anlamına gelecektir.
Nişanın bozulması halinde ise; nişanlılardan biri haksız bir sebeple nişanı bozmuşsa ya da nişan, birinin kusuru nedeniyle bozulmuşsa, diğer taraf kendisine evlenme harcamaları nedeniyle uygun bir miktar tazminat ödenmesini isteyebilir. Bu durum, nişan giderleri için de geçerlidir. Bununla birlikte nişanın bozulması nedeniyle kişilik hakları zarara uğrayan taraf, diğer taraftan manevi tazminat da talep edebilir.
Sözlenme kanunlarımızca düzenlenmemiştir. Sosyal hayatta sözlenme, nişanlılığa giden ilk adımdır ve hukuki karşılığı bulunmamaktadır. Ancak sözlenmenin, nişanlılık olarak nitelendirilebildiği hallerde, nişanlılık kurumunun unsurları geçerli olacaktır.
Kanun nişanlılık için bir şekil şartı koymamıştır. Sözlü ya da yazılı olarak yapılabilir. Önemli olan evlenme vaadinin, taraflarca beyan edilmesidir.
Yasal temsilcisinin rızası ile mümkündür.
Hayır. Her ne kadar evlenme vaadiyle kurulan bir sözleşme olsa da nişanlılık, taraflara evlenme zorunluluğu yüklemez.
Hayır. Evlenmek, nişanlılığın emredici sonucu değildir ve taraflar, nişanlanmadan dönebilirler. Ancak bu nedenle ödenenler, geri istenemez.