Hısımlık Türk Medeni Kanununda kan hısımlığı ve kayın hısımlığı olarak ayrılmıştır. Kan hısımlığı da kendi içinde üstsoy-altsoy ve yansoy hısımlığı olarak ikiye ayrılmaktadır. TMK madde 17, kan hısımlığının derecesinin nasıl belirleneceğini ve üstsoy-altsoy ile yansoy hısımlıklarını tanımlamaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hısımlığı iki başlık altında düzenlemiştir. Bunalardan ilki, TMK 17’de düzenlenen kan hısımlığıdır. TMK madde 17’ye göre kan hısımlığının derecesi, hısımların birbirine bağlayan doğum sayısına göre belirlenir. Örneğin anne ile çocuk arasındaki kan hısımlığı, birinci derecedir. Zira arada tek doğum vardır. Büyükbaba ile torunu arasındaki kan hısımlığı ise ikinci derece kan hısımlığıdır. Maddenin ikinci fıkrasına göre kan hısımlığı üstsoy-altsoy ve yansoy hısımlığı olarak ikiye ayrılmıştır. Eğer hısımlar birbirinden gelmekte ise(büyükbaba, baba, çocuk, çocuğun çocuğu) üstsoy-altsoy, hısımlar ortak bir kökten gelmekte ise(kardeşler, dayı- yeğen) yansoy hısımlığı mevcuttur.
Kan hısımlığı
Madde 17 – Kan hısımlığının derecesi, hısımları birbirine bağlayan doğum sayısıyla belli olur.
Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.
Madde 17- Yürürlükteki Kanunun 17 nci maddesini karşılamaktadır.
Yürürlükteki metin esas alınmakla beraber, İsviçre Medenî Kanununun 20 nci maddesinin Fransızca metni dikkate alınarak usul ve füru hısımlığının “üstsoy-altsoy hısımlığı”, civar hısımlığının ise “yansoy hısımlığı” olduğu belirtilmiştir. Ayrıca üstsoy-altsoy hısımlığında usul ve füru deyimlerini karşılamak üzere “üstsoy” ve “altsoy” deyimlerine yer verilmiş, “civar hısımları” için de “yansoy” deyimi kullanılmıştır.
“Davacı, davalılarca birlikte evlat edinilen …. doğumlu küçük …’in öz annesidir. Aralarında birinci derecede “kan hısımlığı” (TMK m. 17/2 ) ilişkisi vardır. Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda; çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki doğuracağı, kişisel ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Dosyada, küçüğün öz annesiyle kişisel ilişkisinin, onun yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu bulunmamaktadır. Davacı, çocuğunun davalılarca evlat edinildiğini, küçük de annesini bildiğine göre, davacı bakımından artık evlatlıkla ilgili kayıtların gizliliğinden de artık söz edilemez. O halde, isteğin kabulü ile davacı ile davalıların evlatlığı küçük … arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, davanın reddi doğru bulunmamıştır.”
“Biri diğerinden gelen kişiler arasında üstsoy-altsoy hısımlığı; biri diğerinden gelmeyip de, ortak bir kökten gelen kişiler arasında yansoy hısımlığı vardır.” Doktrinde de hısımlığın türleri önce kan hısımlığı ve kan dışı hısımlık, kan hısımlığı alt soy-üst soy hısımlığı ve yansoy hısımlığı, kan dışı hısımlık da, kayın hısımlığı ve yapay hısımlık olarak ayrılmış, üstsoy-altsoy hısımlığı ise biri diğerinden gelen, yani birbirlerinden üreyen kimseler arasındaki hısımlık olarak tanımlanmıştır. ( Akipek, G.Jale/Akıntürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku Başlangıç Hükümleri Kişiler Hukuku, Beta Yayınevi, Ankara ( 2007 ), sh. 455-469 ) CGK.nun 30.5.1988 tarih ve 8-177/238 sayılı kararında usul ve füru ( üst soy-alt soy ) hısımlığı, biri diğerinin sulbünden gelenler arasındaki hısımlık olarak gösterilmiştir. Evlatlarla ana baba arasındaki hısımlık gibi… Üvey ana veya üvey evlat ise, üst soy-alt soy kapsamına girmemektedir. Böyle olunca da, sanık Fatih Seven’in eylemi, 5237 sayılı TCY.nın 86/3. maddesine değil, aynı maddenin ikinci fıkrasına uyar niteliktedir.”