Avukatlar için Mesleki Mazeret Dilekçesi Örneği

Avukat, avukatlığın sorumluluk mesleği olması nedeniyle tüm işlerini bizzat takip etmek zorundadır. İmza attığı her dilekçenin içeriğinden sorumlu olduğu gibi yargılamanın her aşamasındaki işlemleri de kendisi takip etmelidir. Avukatın işinin sırf duruşma ve dilekçe yazmaktan ibaret olmadığı ise açıktır. Bazen bir müvekkille görüşmek, bir duruşmadan daha önemli olabilir. Hatta bir meslekle ilgili bir etkinliğe katılmak dahi, duruşmadan daha önemli olabilir. Duruşmaların çakışması halinde ise ya dosyalardan birine mazeret sunmak ya da başka bir avukata yetki vermek gerekmektedir.

Davalı vekilinin önemsiz bir duruşmaya gitmemesi çoğu zaman sorun yaratmaz. Zira ya davacı vekili dosyayı takip edecektir ya da davacı vekilinin de duruşmaya gelmemesi halinde dosya işlemden kaldırılacaktır. Dosyanın işlemden kaldırılması ise çoğu davada davalı yararınadır.

Davacı vekilinin duruşmaya katılmaması ise büyük olasılıkla dosyanın işlemden kaldırılması sonucunu doğuracaktır. Zira davacı vekilinin duruşmaya gelmediğini gören davalı vekili, dosyayı davalının da takip etmek istemediğini bildirecektir. Bu da dosyanın işlemden kaldırılmasına sebep olacaktır. HMK madde 150 uyarınca işlemden kaldırılmış dosyanın yazılı yargılamaya tabi olması halinde en fazla 2 defa yenilenebileceği, basit yargılamaya tabi olması halinde ise sadece 1 defa yenilenebileceği (HMK madde 320/4) düşünüldüğünde, hak kaybı söz konusu olabilir. Bunun önüne geçebilmek için vekilin, katılamayacağı duruşmaya mazeret göndermesi gerekmektedir.

Avukatlık mesleğinin ciddiyeti nedeniyle, davayı uzatma amacı açıkça ortada olmayan her mazeretin kabul edilmesi gerekir. Mazeretin açıkça yazılması halinde bunu belgelendirecek evraklar eklemek ise gereksizdir. Bir avukatın gerçeğe aykırı beyanda bulunmasını beklemek doğru olmadığı gibi, bu düşüncenin varlığı bile mesleğin itibarına zarar verir. Mazeret eğer duruşma nedeniyle sunuluyorsa, zaten hakim isterse sistemden de kontrol edebilmektedir.

Duruşmalarının çakışmasını önlemenin ilk adımı, gereksiz duruşma açmaktan kaçınmaktır. Dosya üzerinden karar verilebilecek açıklıktaki uyuşmazlıklar için duruşma açmaya gerek yoktur. Ya da bilirkişi raporu beklenen dosyaya peşinen duruşma tarihi vermek hem mahkemenin hem avukatın iş yükünü lüzumsuz şekilde artırır. Bunun yerine, bilirkişi raporu dosyaya sunulduğunda duruşma tarihinin belirlenip tebliğ edilmesi, e-tebligat da düşünüldüğünde çok daha faydalı ve ekonomiktir.

Ekteki dosyada, başkaca duruşma ile çakışan bir duruşma nedeniyle sunulabilecek mesleki mazeret dilekçesi bulunmaktadır. Dilekçede, “…eksiklerin giderilmesine…” yerine yapılması istenen işlem de yazılabilir. Duruşma tarihinin UYAP/kalemden öğrenilmesine yönelik karar alınamayacağı yönünde Yargıtay kararı bulunsa da, bu ifadenin dilekçede yer almaması halinde tebligat çıkartılacağı ve lüzumsuz masraf yapılacağı düşünüldüğünde, ifadenin korunmasının faydalı olduğu kanaatindeyiz.

Yazar: Avukat Erdem Akçay