İş Sözleşmesi: İş Kanunu Kapsamında İş Sözleşmesinin Kuruluşu, Şartları ve Türleri

İş Sözleşmesi: İş Kanunu Kapsamında İş Sözleşmesinin Kuruluşu, Şartları ve Türleri

İş sözleşmesi, işveren ile işçi arasında kurulan, işin nasıl yapılacağını, ücretin ne olacağını, çalışma şartlarını, vb düzenleyen bir akittir. Yasa tarafından özel olarak düzenlenenler hariç, özel bir şekle tabi olmayan iş sözleşmelerinde yer alması gereken hususlarda bir sınırlama söz konusu değildir. Taraflar diledikleri gibi, diledikleri kadar ayrıntıya girerek, yasaya aykırı olmayan hükümleri sözleşmeye koyabilirler. Ancak İş Kanunu madde 8, iş sözleşmesinin temel seviyesini belirlemiştir. Buna göre iş sözleşmesinden söz edebilmek için, işçinin işverene bağımlı olarak iş görmeyi, işverenin de bu işe karşılık işçiye ücret ödemeyi üstlenmesi gereklidir. Aksi halde bir iş sözleşmesinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla iş sözleşmesinin iş görme, bağımlılık ve ücret olmak üzere üç temel unsurunun bulunduğunu söyleyebiliriz.

Yukarıda belirtildiği gibi iş sözleşmeleri temelde şekil şartına bağlı değildir.  Ancak yasa, bazı sözleşmeler için şartlar koymuştur. Bunlardan ilki, süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı yapılmalarının zorunlu olmasıdır. Oluşturulan bu belge damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır. Eğer yazılı sözleşme yapılmazsa, zorunlu olsun ya da olmasın, işçiye en geç 2 ay içerisinde genel ve özel çalışma koşulları, çalışma süreleri, ücret ve ekleri, ücret ödeme dönemleri, belirli süreli sözleşmelerde süre, fesih halinde tarafların uyması gereken hususlar bildirilmek zorundadır. Eğer belirli süresi iş sözleşmesinin süresi 1 ayı geçmiyorsa, bu kurala uyulmaz. Eğer belirtilen 2 aylık sürenin bitmesinden önce iş sözleşmesi sona ermişse, en geç bu sona erme tarihinde işçiye bu bilgiler bildirilmelidir. Zira işçi, bu bilgiler sayesinde haklarını bilebilecek ve arayabilecektir.

İş sözleşmesini herkes yapabilir mi?

İş sözleşmesi yapabilmek için tarafların fiil ehliyetine sahip olmaları gerekmektedir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişi ile kurulan iş sözleşmesi geçersizdir. Ancak bu durumda dahi hükümsüzlük anından öncesi için karşılıklı borçlar ve alacaklar mevcut sayılır.

Ayırt etme gücüne sahip olan ancak ergin olmayanlar ancak yasal temsilcilerinin izni veya onayı ile iş sözleşmesi kurabilirler. Ayırt etme gücüne sahip ve ergin olup da kısıtlanmış olanların iş sözleşmesi yapabilmeleri için ise mutlaka izin alınması gereklidir.

Bununla birlikte mevzuatımız, yaş ve cinsiyetle ilgili olarak çalışma kısıtlamaları getirmiştir.

a) Hangi yaşta çalışmaya başlanabilir?

Kural olarak 15 yaşını doldurmamış çocuklar çalıştırılamazlar. Ancak 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimini tamamlamış çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerine engel olmayacak işlerde işlerde çalıştırılabilirler. Bir diğer önemli kısıtlama ise, 14 yaşını dolduran çocuğun çalıştırılabilmesi için, eğitimine engel teşkil etmeyecek bir işin söz konusu olmasıdır.

Kablo döşeme işi, maden ocakları, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek çocuklar ile her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır.

Eğer bir iş, sanayiden sayılan işlerde görülüyorsa, gece saatlerinden sayılan saatlerde 18 yaşını doldurmamış kişi çalıştırılamaz.

b) Kadın işçilerin çalıştırılamayacağı işler

Yer ve su altında yapılan işlerde kadın işçiler çalıştırılamazlar. Kadın işçiler için bir diğer kısıtlama ise, gece postalarında çalışabilmeleri için sağlık raporuna ihtiyaç duymalarıdır. Kadın işçilerin doğum yapacak olmaları halinde çalıştırılamayacakları(gebelik izni) dönemleri önceki yazımızda değerlendirmiştik.

c) Yabancı işçi çalıştırma şartları

Devletimizin taraf olduğu sözleşme hükümlerinin dışında kalan konularda, yabancıların Türkiye’de çalışabilmeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından izin alınmalıdır. Bunun ayrıntısına bir diğer konuda değinilecektir.

İş Sözleşmesinin Şekli

Yukarıda belirtildiği üzere temelde iş sözleşmesi herhangi bir şekle tabi kılınmamıştır. Ancak süresi 1 yılı geçen iş sözleşmelerinin yazı yapılmalarının gerektiği İş Kanunu madde 8’de hüküm altına alınmıştır. Ayrıca takım sözleşmeleri, çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmeleri, çıraklık sözleşmeleri, belirli süreli iş sözleşmeleri, çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş sözleşmeleri, uzaktan çalışmaya dayalı iş sözleşmeleri, Deniz İş Kanunu ve Basın İş Kanunu’ndaki  iş sözleşmeleri yazılı yapılmak zorundadır.

Eğer iş sözleşmesi yazılı yapılmaz ise işveren, yukarıda belirtilen şartları içeren bilgiyi işçiye 2 ay içerisinde vermek zorundadır. Aksi halde işveren, idari para cezası ile karşılacaktır.

İş Sözleşmesinin Türleri

4857 sayılı İş Kanunu, tarafların diledikleri türe uygun iş sözleşmesini seçebileceklerini belirttikten sonra iş sözleşmesi türlerini farklı maddeler içinde saymıştır.

İş Sözleşmesi Türleri

Sürekli İş Sözleşmesi:

Bir işin niteliği gereği 30 günden fazla sürmesi halinde bu iş için sürekli iş değerlendirmesi kullanılır ve yapılacak sözleşmenin adı sürekli iş sözleşmesi olacaktır. İşin süresi belirlenirken tarafların belirledikleri süreye değil, genel hayat tecrübesine göre işin ne kadar süreceği önemlidir. Dolayısıyla, 300 günde bitebilecek bir iş için sırf taraflar anlaştı diye süreksiz iş sözleşmesi yapılamaz. Yapılan sözleşme, baştan itibaren sürekli iş sözleşmesi olarak değerlendirilir.

Süreksiz İş Sözleşmesi:

Niteliğine göre en çok 30 işgünü süren işler için süreksiz iş sözleşmesi söz konusudur. Süreksiz işler için İş Kanunu’nun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6’ncı maddeleri uygulanmaz. Eğer bir konu bu maddelerde düzenlenmişse, Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesi süreksiz iş için kullanılır.

Belirli Süreli İş Sözleşmesi:

Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edebilmek için, belirli süreli bir işin varlığı ya da belli bir işin tamamlanması veya belirlenmiş bir olgunun ortaya çıkması gibi herkes tarafından idrak edilebilecek, öngörülebilecek koşullara bağlı, işçi ile işveren arasında yazılı şekilde yapılmış bir iş sözleşmesinin bulunması gerekir. Dolayısıyla taraflar, iş için bir süre belirlemişlerse ya da belli bir iş için anlaşmışlarsa ya da bir olgunun ortaya çıkması için anlaşmışlarsa ve bunu yazılı olarak ortaya koymuşlarsa, belirli bir iş sözleşmesi yapmış olurlar.

Belirli süreli iş sözleşmesi için sınırlamalar mevcuttur. En önemli sınırlamalardan birisi, belirli süreli iş sözleşmesinin esaslı bir nedene dayanmadıkça birden fazla üst üste yapılamamasıdır. Bu kurala uymayan sözleşme, belirsiz süreli iş sözleşmesi olarak değer görür. Örneğin, devamlılığı bulunan fabrikada çalıştırılmak üzere, 5 yıllığına, işçi ile belirli süreli iş sözleşmesi kurulabilir mi? Bu sorunun iki cevabı olabilir. İşçinin çalışacağı iş, 5 yılda bitecek olan bir işse belirli süreli iş sözleşmesi kurulabilir. Eğer iş için bir süre belirlenemiyorsa, bu sözleşme belirli süreli iş sözleşmesi olamaz.

Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi:

Bir sözleşme belirli süreli değilse, belirsiz süreli iş sözleşmesi söz konusudur. Yine, bir sözleşme belirli süreli olma niteliğini kaybetmişse, belirsiz süreli iş sözleşmesidir. Temelde esas olan belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmasıdır.

Belirli Süreli İş Sözleşmesi ile Belirsiz Süreli İş sözleşmesi Arasındaki Ayrımın Sınırları:

Sırf sözleşmesi belirli süreli diye işçiye ayrımcılık yapılamaz. Emsal işçilere verilmiş haklardan yoksun bırakılamaz. Belirli süreli çalışan işçiye ödenecek ücret, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışılan sürenin oranlanması suretiyle belirlenir. Haklı bir neden yoksa kıdem hesabında ayrım yapılamaz.

Deneme Süreli İş Sözleşmesi:

Belirli süreli ya da belirsiz süreli iş sözleşmesi yapılırken, işçinin işe uyum sağlayıp sağlayamayacağını, işverenin davranışlarını yaşayarak görmesini, işverenin de işçinin çalışmasını, uyumunu değerlendirebilmesini sağlamak amacıyla taraflar iş sözleşmesine, deneme süresi koyabilirler. Deneme süresi en fazla 2 ay olabilir. Ancak bu süre toplu iş sözleşmesi ile 4 aya kadar çıkartılabilir. Deneme süresinin önemi kendini fesih halinde gösterir. Taraflardan birisi iş sözleşmesini feshetmek isterse bildirim süresi vermeden ve ihbar tazminatı ödemeden feshedebilir.

Deneme süresi verilmesi işçinin haklarında herhangi bir kısıtlamaya gidilmesine sebep olmaz. Örneğin işçinin sigorta bildirimleri yapılmalı, primleri ödenmelidir. Deneme süresi sonunda iş sözleşmesi devam ederse, işçinin kıdem hesabı ilk işe başladığı tarih olarak alınır. Bununla birlikte yine deneme süresindeki işçinin sendikalar ve diğer hakları kısıtlanamaz. Özetle deneme süresi içerisindeki işçi ile diğer işçi arasında sadece fesihte farklılık mevcuttur.

İspat kolaylığı açısından deneme süresi olarak yapılan iş sözleşmesinin yazılı olması önemlidir.

Deneme Süresiz İş Sözleşmesi:

Deneme süresi belirlenmemiş iş sözleşmesine, deneme süresiz iş sözleşmesi denmektedir. Bu tür sözleşmede işçinin fesih halindeki hakları, sözleşmenin kurulduğu anda başlar.

Tam Süreli İş Sözleşmesi:

Tam süreli iş sözleşmesi, sözleşmenin tarafı olan işçinin normal haftalık çalışma süresinde çalışmasıdır. İş Kanunu haftalık çalışma süresini 45 saat olarak belirlemiştir. Dikkat edilirse günlük çalışma süresi değil, haftalık çalışma süresinden söz edilmektedir. İş sözleşmesinin tarafları olan işçi ve işveren, 45 saatin altında bir haftalık çalışma süresi de belirleyebilirler.

Kısmi Süreli İş Sözleşmesi:

İşyerinde tam süreli olarak çalışan emsal işçinin haftalık olarak çalıştığı sürenin 2/3’ü ya da daha azı süreyle çalışan işçi ile kurulan sözleşme, kısmi süreli iş sözleşmesidir. Örneğin haftalık çalışma süresi 42 saat ise, 28 ya da daha az süreyle çalışan işçi için kısmi süreli iş sözleşmesi söz konusudur.

Haklı bir neden olmadıkça tam süreli çalışan işçi ile kısmi süreli çalışan işçi arasında ayrım yapılamaz. Kısmi süreli çalışan işçinin menfaatleri, tam süreli çalışan işçinin menfaatleri çalışma süresine göre orantılanarak ödenir.

İşyerinde çalışan işçilerin, kısmi süreliden tam süreliye ya da tam tersi yöndeki çalışma talepleri, işyerinin olanaklarına göre değerlendirilir.

Kısmi süreli çalışan işçinin sigorta prim ödeme gün sayıları, yine emsal işçi ile kısmi süreli çalışan işçinin çalışma sürelerinin orantılanması ile hesaplanarak kuruma bildirilir.

Kısmi süreli çalışan işçinin kıdem ve ihbar süreleri hesaplanırken, iş sözleşmesinin kuruluşu ve hesaplama anı arasındaki tarihsel fark kullanılır. Bunun anlamı, az süreli çalıştığı için işçinin kıdem ve ihbar sürelerinde indirim yapılamayacağıdır.

Kısmi süreli çalışan işçiler için en önemli hak kayıplarından birisi, hafta tatili ücretine hak kazanamamalarıdır. Zira çalışmaları 45 saati bulmamaktadır. Ancak yıllık ücretli izin hakları hususunda bir menfaat kaybı bulunmamaktadır. İşçi 1 yılını tamamladığında yıllık ücretli izin hakkına kavuşacaktır.

Takım Sözleşmesi:

Takım sözleşmesinden söz edebilmek için birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımın bulunması, bu takımı bir işçinin temsil etmesi ve işverenle takım adına iş sözleşmesi kurması gereklidir. Takım sözleşmesi mutlaka yazılı yapılmalıdır ve bu sözleşmede işçilerin bilgileri ile alacakları ücretler açıkça yer almalıdır. Takımda yer alan işçinin işe başlaması ile kendi adına iş sözleşmesi doğmuş sayılır. Yani takım sözleşmesinin varlığı için illa tüm işçilerin beraber işe başlamaları gerekmez.

Takım sözleşmesi kapsamında çalışan işçinin alacakları, işveren ya da işveren vekili tarafından ödenir. Takım sözleşmesinin kurulmasını sağlayan takım kılavuzunun bu konuda bir yetkisi ya da görevi bulunmamaktadır. Ayrıca bir diğer pek önemli hususa göre takım kılavuzuna ödenmek üzere işçilerin ücretlerinden kesinti yapılamayacağıdır. Dolayısıyla takım kılavuzu, “Size işi ben buldum, bana komisyon verecekseniz”, diyemez.

Çağrı Üzerine Çalışmaya Dayalı İş Sözleşmesi:

İşçinin, kendisine ihtiyaç duyulması halinde çalışacağını belirleyen sözleşme, çağrı üzerine çalışmaya dayalı iş  sözleşmesidir. Bu sözleşme yazılı olarak yapılmalıdır.

Sözleşmede işçinin çalışma sürelerinin belirlenmesi doğru olandır ancak eğer bu yapılmamışsa, haftalık çalışma süresi 20 saat olarak belirlenmiş sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede işçinin çalıştırılmamış olması halinde de ücreti ödenir.

İşveren işçiye çağrıyı, işçinin çalışacağı zamandan en az 4 gün önce yapmalıdır. Sözleşmede eğer gün içinde kaç saat çalışılacağı belirlenmemişse, işçi günde en az 4 saat çalıştırılmalıdır. Çalıştırılmamış olması, işçinin ücrete hak etmediği anlamına gelmez.

Uzaktan Çalışmaya Dayalı İş Sözleşmesi:

Uzaktan çalışmada kriter, işin işyerinin dışında yapılıyor olmasıdır. İşçi evinde ya da teknolojik iletişim araçları vasıtasıyla işyeri dışında işini görür. Sözleşmenin yazılı yapılması gereklidir.

Uzaktan çalışmaya dayalı iş sözleşmesinde, işin tanımı, ne surette yapılacağı, süresi ve yeri, ücret, ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işverenin işçiye sağladığı ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işçi ile işveren arasındaki iletişimin nasıl gerçekleşeceği, diğer genel ve özel çalışma şartları yer almalıdır.

İş Sözleşmesi Nasıl Hazırlanmalıdır?

Sözleşmelerin en önemli özelliği, uyuşmazlık çıkmadan önce öngörülerde bulunarak, gelecekte ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarla ilgili çözümlerin belirlenmesidir. Dolayısıyla iş sözleşmeleri hazırlarken iş hukukuna ve sözleşmelere hakim olmak, iş sözleşmesi ile ilgili şartları, zorunlulukları ve şekil şartlarını iyi bilmek gereklidir. Aksi halde örneği, yazılı yapılması zorunlu iş sözleşmesinin sözlü yapılması nedeniyle niteliği değişecektir. İş sözleşmesinin iyi hazırlanması, işçiyi ve işvereni koruduğu gibi, uyuşmazlığın çözüm yolunu da kolaylaştırır. İşveren ya da işçilerin iş sözleşmesi yapmaktan çekinmemeleri gereklidir. Sonuç olarak okudukları ve anladıkları bir belgeyi imzalamaları söz konusudur. İyi hazırlanmış iş sözleşmeleri, iş mahkemelerinin yükünü de azaltmakta, iş barışının sağlanmasına büyük katkı sağlamaktalardır.

Kategori: İş Hukuku
Yazar: Avukat Erdem Akçay