TCK 36 – Gönüllü Vazgeçme

TCK 36 ile düzenlenen gönüllü vazgeçme nedir ve hangi hallerde uygulanabilir? Gönüllü vazgeçmenin suça teşebbüsle ve etkin pişmanlıkla farkları nelerdir? Gönüllü vazgeçmenin detaylandırıldığı yazıda emsal Yargıtay kararlarına da yer verilmiştir.

TCK 36 – Gönüllü Vazgeçme

TCK 36’da düzenlenen gönüllü vazgeçme, suçu işlemek için icra hareketlerine başladığı halde failin icra hareketlerinin kalan kısmını gerçekleştirmekten gönüllü olarak vazgeçmesi ya da icra faaliyetleri tamamlanmış ise suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini kendi gayreti ile önlemesidir. Gönüllü vazgeçmede suç tamamlanmamakta, suçun maddi unsurlarında yer alan netice ortaya çıkmamaktadır. Kasten suçu işlemeye başlayan fail kendi iradesi ile neticenin ortaya çıkmasını engellediği için teşebbüsten cezalandırılmamaktadır. Ancak failin tüm çabalarına rağmen netice meydana gelmişse, gönüllü vazgeçmeyi pişmanlık olarak düşünmemek gerekecektir ve bu durumda suç işlenmiş kabul edilerek fail cezalandırılacaktır. Tabii TCK 62’nin uygulanmasında, failin gösterdiği çaba dikkate alınacaktır.

Gönüllü Vazgeçme ile Suça Teşebbüs Arasındaki Fark

TCK 35 ile düzenlenen suça teşebbüste suç, failin elinde olmayan nedenlerle sonuca ulaştırılamamaktadır. Dolayısıyla suça teşebbüste failin iradesi söz konusu değildir. Fail aslında sonuca ulaşmak istemektedir. Örneğin başkasının evine hırsızlık yapmak amacıyla giren kişinin evde ses duyması üzerine kaçması halinde hırsızlık suçuna teşebbüs söz konusudur. Zira failin amacı hırsızlık yapmaktır ancak elinde olmayan bir sesten duyduğu tedirginlik ve panik ile evden ayrılmıştır. Eğer ses olmasaydı hırsızlığa devam edecektir. Gönüllü vazgeçmede ise icra hareketlerinin devamında faili engelleyen bir durum yoktur. Fail istese suçu sonuçlandırabilir. Ama pişmanlık duymak, cezalandırılmaktan korkmak, vb gibi herhangi bir sebeple manevi dünyasında oluşan etki nedeniyle iradi olarak suçu sonuçlandırmaktan vazgeçmektedir. Mesela hırsızlık amacıyla başkasının evine giren kişinin yaptığı hatayı anlayarak evden ayrılması halinde hırsızlık suçu ile ilgili olarak gönüllü vazgeçmesi söz konusu olacaktır. Bu durumda gönüllü vazgeçse dahi hırsızlık suçunu işlemek için bazı icra faaliyetlerini yerine getirdiği düşüncesiyle ceza verilmez.

Gönüllü Vazgeçme ile Etkin Pişmanlık Arasındaki Fark

Hem TCK 36 ile düzenlenen gönüllü vazgeçmede, hem de çeşitli hükümlerde yer alan hem etkin pişmanlıkta kişinin iradesi söz konusudur. Ancak pişmanlığın ortaya çıktığı an farklıdır. Gönüllü vazgeçme halinde kişi, suç tamamlanmadan pişmanlık göstererek neticenin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Ama etkin pişmanlıkta, suçun maddi unsurları oluşmuş ve neticeye ulaşılmıştır. Bu aşamadan sonra kişi pişmanlık göstererek zararı iadeye etmekte ya da sonlandırmaktadır. Örneğin kaçırılan kişinin serbest bırakılmasında etkin pişmanlık vardır. Zira tamamlanma gerçekleşmiş ancak sona erme anından önce fail iradesiyle suçu sonlandırmıştır. Gönüllü vazgeçmenin gerçekleşmesi için ise silahıyla pusu kuran failin, ateş etmeden önce ya da ateş ettikten sonra ölüm gerçekleşmeden önce davranışta bulunması gerekir.

Gönüllü Vazgeçme Kurumunun Amacı

TCK  1 uyarınca ceza kanununun amaçlarından birisi de suçun önlenmesinin sağlanmasıdır. Bu amaca yönelik birçok uygulamanın yer aldığı Türk Ceza Kanunundaki en önemli düzenlemelerden birisi de TCK madde 36‘daki gönüllü vazgeçmedir. Amaç suç işlenmesini önlemek ise bu amaca yönelik çalışmanın, suç sürecindeki tüm aşamalarda etkin olarak kullanılması gerekir. Suç işleme kararının alınmasından önceki döneme ilişkin suçu engelleyen düzenlemeler oldukça önemlidir. Ama suçun neticesine yaklaştıkça, ceza yasasında yer alan düzenlemelerin önemi artar. Zira karar almış ve bu yönde icra faaliyetlerine dahi girişmiş kişiyi caydırmak zordur. Gönüllü vazgeçme, suçun tammalandığı son ana kadar fail üzerinde bir baskı oluşturur ve eyleminden dönmesini ya da suçun tamamlanmasına engel olmasını ister. Karşılığında da, teşebbüsten dahi cezalandırılmamayı vadeder. Mesela ölümcül yaraladığı hasmının ölmesine engel olmak için gerekli çabayı gösteren ve bu davranışından sonuç alan fail, kasten öldürme suçuna teşebbüsten cezalandırılmayacaktır.

Gönüllü Vazgeçmenin Şartları

TCK  m. 35’deki  gönüllü vazgeçmenin şartları şöyle sıralanabilinir:

  1. Gönüllü vazgeçilmelidir. Fail suçun tamamlanmasını ya da neticenin gerçekleşmesini kendi çabalarıyla engellemeli ya da suçun unsurlarını yerine getirmekten gönüllü olarak vazgeçmelidir.
  2. Kasıtlı bir suçun işlenmesi için icra hareketlerine başlanmalıdır. Maddede teşebbüsten söz edildiğine göre fail bilerek ve isteyerek suç sürecine girmelidir. Hazırlık hareketlerindeki davranışlar cezalandırılmadığına göre en azından icra faaliyetleri başlamış olmalıdır.
  3. Suç tamamlanmamalıdır. Eylem, icra faaliyetlerinin başı ile suçun tamamlanmasından önceki sürece dahil olmalıdır. Gönüllü vazgeçme, suçun tamamlanmamasını istemek olduğuna göre suç tamamlandıktan sonrası için artık bu kurum geçersizdir.
  4. Gönüllü vazgeçmede gösterilen çaba ciddi olmalıdır. Suçun tamamlanmasının veya neticenin gerçekleşmesinin önlenmesi için gösterilen çaba, bu amaca yönelik ve etkili olmalıdır. Örneğin öldürme amacıyla silahla ateş ettikten sonra çevredekilerin mağdura yardım etmesine engel olmamak ya da çevredekilerin yardımı yeterli olacakken göstermelik şekilde mağdura yardım etmek, gönüllü vazgeçmeden yararlanmayı sağlamayacaktır.

Gönüllü Vazgeçmenin Sonuçları

Gönüllü vazgeçmenin mevcudiyeti halinde faile teşebbüsten ceza verilmez. Ancak gönüllü vazgeçmeden önceki süreçte gerçekleştirilen icra hareketleri kendi başına bir suçu oluşturuyorsa, bu suç için fail cezalandırılır. Suç sürecinde failin pişman olarak suçun tamamlanmasına engel olması halinde dahi netice gerçekleşmişse, gönüllü vazgeçmeden söz edilmez ve suç işlenmiş sayılır. Örneğin hasmını öldürmek amacıyla silahla vuran kişi pişmanlık gösterip hemen ambulans çağırsa ve ilk yardım uygulasa ama tüm çabalarına rağmen hasmı ölse, gönüllü vazgeçmeden söz edilemez. Ancak yukarıda bahsedildiği gibi takdiri indirim nedeni olarak gösterilen çaba gündeme gelir.

TCK 36

Gönüllü vazgeçme
Madde 36- (1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.

TCK 36 Emsal Yargıtay Kararları

“… sanığın tartışma sırasında üzerinde taşıdığı ruhsatsız tabancayı çıkartıp yakın mesafeden hedef alarak yaptığı ilk atışta mağduru karnından yaralamasına ve mağdurun yere düşmesine rağmen üç el daha ateş ederek eylemine devam etmesi, olayın hemen akabinde kaçıp olaydan yaklaşık beş ay sonra suçta kullandığı tabancayla birlikte teslim olduğu ve savunmasına göre de seri atış yaptığı göz önüne alındığında, olay esnasında şarjöründe atılmamış dört adet mermi kaldığı hususunda tespit yapılabilmesinin mümkün olmaması karşısında, sanığın gönüllü olarak icra hareketlerini terk ettiğinin kabulü mümkün değildir. Sanığın, arkadaşları olan tanıklar….. ve Mehmet’e mağduru hastaneye götürmelerini söylemek suretiyle gönüllü vazgeçmenin ikinci hâlini oluşturan suçun tamamlanmasını önleyip önlemediği hususunda ise; olayın, evinin ve iş yerinin hemen yanında cereyan etmesine ve mağdura müdahale edebilmek için yeterli imkânı bulunmasına rağmen sanığın, hiçbir müdahalede bulunmadan, kolluğa veya sağlık birimlerine haber vermeden kaçması karşısında, sanığın “Mağduru hastaneye götürün” şeklindeki söyleminden ibaret eyleminin, neticenin meydana gelmesini önlemek için ciddi bir çaba içerisinde olduğu ya da içinde bulunduğu koşullarda bütün olanaklarını seferber ettiği anlamına geldiğinden söz edilebilmesi mümkün değildir. Kaldı ki, sanık arkadaşlarına mağduru hastaneye götürmelerini söylememiş olsaydı bile, il merkezinde kalabalık bir yerde meydana gelen olay nedeniyle çevreden yapılan ihbar sonucu mağdura tıbbi müdahalede bulunulabileceği gibi olay yerinde bulunan ve mağdurun da yakın arkadaşı olan tanık …..’in, hemen orada bulunan taksisiyle ve kendi imkânlarıyla mağduru hastaneye yetiştirebilecek durumda oluşu karşısında, sanığın çabalarıyla ölüm sonucunun meydana gelmesini engellendiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır. ” Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1-1062 E. 2018/612 K. 6.12.2018

“…gecenin ilerleyen saatinde mutfak kapısını zorlamak suretiyle açıp içeri giren ve yakınanların kendisini görmesi üzerine olay yerinden kaçan sanığın, hırsızlık kastıyla eve girdiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanık ev sakinlerince görülmesi nedeniyle hırsızlık eylemini tamamlayamadan kaçtığından somut olayda gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanması koşullarının bulunmadığı…” Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2008/2496 E. 2009/14265 K. 3.11.2009

“Sanığın ağabeyi Mehmet Reşit’in mağdurun da içinde bulunduğu grupla tartıştığı ve darp edildiği, bunu gören sanığın da hiçbir şey söylemeden yakın mesafeden direk mağdura doğru bir el ateş ederek batın bölgesinden barsak segmentinde yaralanma, sağ iliak kanatta fraktür oluşturacak, hayati tehlike yaratacak ve 25 gün iş ve gücüne engel olacak şekilde yaraladığı, mağdurun yaralandığını gören sanığın kendi aracı ile mağduru hastaneye yetiştirdiği, mağdurun acilen operasyona alındığı ve kurtarıldığı anlaşılmakla, hernekadar sanığın eylemi tahrik altında kasten insan öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturmakta ise de, 5237 sayılı TCK.nun 36. maddesi nazara alınarak suçun tamamlanmış hali olan yaralama suçundan 5237 sayılı TCK. hükümlerine göre cezalandırılması gerektiğinin düşünülmemesi…” Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2007/5320 E. 2007/8627 K. 21.11.2007

Yazar: Avukat Erdem Akçay