Evlilik eşlerin bir arada yaşadıkları, iyi ve kötü günde hem güzellikleri hem zorlukları beraber karşıladıkları ortak hayattır. Ancak her zaman evliliğin başlangıcındaki niyetlere uygun bir evlilik yaşanmayabilir. Bu durumda gündeme boşanma davası gelecektir. Boşanma davasının varlığı halinde eşlerin birbirlerine mirasçı olup olamayacakları hususu da oldukça önemlidir.
Mirasbırakanın vefatından önce evlilik sonlanmışsa, artık mevcut bir evlilikten söz edilemeyeceği için eski eşin, ölen kişinin yasal mirasçısı olması söz konusu değildir. Zira Türk Medeni Kanunu madde 499, sağ kalan eşin yasal mirasçı sayılacağını belirlemektedir.
Batıl evlilik eğer hakim kararıyla sona ermişse artık taraflar birbirlerinin mirasçısı olamazlar. Evliliğin butlanı ile ilgili mevcut bir dava varken eşlerden birisi ölürse, ölenin mirasçıları bu davayı devam ettirebilirler. Eğer dava neticesinde sağ kalan eşin evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılırsa, sağ kalan eş ölenin mirasçısı olamaz. Yasal mirasçı olma hakkını kaybeden bu eş ayrıca, ölüme bağlı tasarruflarla elde ettiği menfaatlerden de mahrum olur.
Dikkat edilmesi gereken bir husus, ölüm anında mevcut bir dava yoksa mirasçılar evliliğin butlanını dava edemezler.
Bu olasılıkta ise eşler arasında bir boşanma davası bulunmaktayken eşlerden birisi vefat etmektedir. Bu durumda davayı ölen eşin mirasçıları takip edebilirler. Eğer boşanmaya neden olaylarda sağ kalan eşin kusurlu olduğu belirlenirse, sağ kalan eş hem yasal mirasçılık haklarını kaybeder hem de ölüme bağlı tasarruflarla elde ettiği haklardan mahrum kalır.
Görüleceği üzere evliliğin butlanı halinde sağ kalan eşin evlenme sırasında iyiniyetli olup olmadığı incelenirken, boşanmada sağ kalan eşin kusurunun bulunup bulunmadığı değerlendirilmektedir.