TCK madde 42 – Bileşik Suç

TCK 42, bileşik suçu düzenlemektedir. Yazıda mürekkep suç olarak da kullanılan bileşik suçun ne olduğuna ve şartlarına yer verilmiş olup, örnek suçlara değinilmiştir. Ayrıca metinde emsal Yargıtay kararları da yer almaktadır.

TCK madde 42 – Bileşik Suç

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suçların İçtimaı” başlıklı beşinci bölümünün ilk maddesi bileşik suçu tanımlamakta ve hukuki sonucunu belirlemektedir. İçtima, toplanma demektir. Suçların içtimaı ise bir olayda gerçekleşen birden fazla suçun nasıl toplanacağını ortaya koymaktadır. Bölümdeki ilk madde olan TCK madde 42’e göre bileşik suç, biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suçtur.

Mürekkep suç olarak da adlandırılan bileşik suçtan bahsedebilmek için şüphesiz ki öncelikle fiil bir suç olmalıdır. Kanunilik ilkesi gereği ceza kanunlarında suç olarak tanımlanmış bir fiil olayda yoksa, zaten bileşik suç da yoktur. Bununla birlikte şu iki olasılıktan birisi de olayda mevcut olmalıdır:

  • Bileşik suçu oluşturan unsurlar ayrı ayrı değerlendirildiklerinde bağımsız suçların oluşmasına olanak sağlıyor olabilir. Örneğin TCK 148’de yer alan yağma tüm unsurları ile birlikte tek başına bir suçtur. Ama unsurları birbirlerinden ayırdığımızda, tehdit, yaralama ve hırsızlık unsurlarının aslında tek başlarına da suç olarak kanunun çeşitli maddelerinde hayat bulduğu görülür. Bu durumda artık yağma suçu için bileşik suç ifadesi kullanılabilecektir. Yani yağma bileşik suçtur. Çünkü tek başlarına da suç olan fiiller birleştiğinde yağma isminde yeni bir suçu oluşturmaktadır. Suç olan A ile suç olan B birleşip suç olan C’yi oluşturmaktadır. Artık bileşik suç olan C’den bahsederken, tek suçtan söz edilebilmekte, A veya B fiilleri bağımsız suçlar olarak değerlendirilmemektedir.
  • Bağımsız suçun ağırlaştırıcı nedeni kendi başına bir suç olabilir. Örneğin TCK m.149/d yol kesmeyi yağma suçunun nitelikli hale gelmesine sebebiyet veren fiil olarak belirlemektedir. Aslında yol kesme TCK 223 kapsamında tek başına bir suçtur. Ancak madde 149 kapsamında değerlendirildiğinde artık nitelikli yağma suçunun oluşmasına sebep olan bir fiil olarak kalmaktadır. Dolayısıyla yağma suçunun bileşik suç haline gelmesine sebep olmaktadır.

Görüldüğü üzere her iki olasılıkta da aslında bir suç, asıl amaçlanan suçun işlenmesi için araç olarak kullanılmaktadır.

TCK 42 ikinci cümlede, bileşik suça bağlanan hukuki sonuç olarak “Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.” ifadesi kullanılmaktadır. Buna göre eğer olayda bileşik suç söz konusu ise suçun içtimaı söz konusu olmayacak, bileşik suçu oluşturan ve tek tek değerlendirildiklerinde ayrı ayrı suçları oluşturan fiiller toplanmayacaktır. Örneğin, telefon kablolarını çalmak için bu kabloları kesen kişi için hem hırsızlık hem de mala zarar verme suçları söz konusu edilmeyecek ve bu suçlar toplanmayacaktır. Zira olayda mala zarar verme, hırsızlığın aracıdır. Kablolar kesilmeden hırsızlık yapılamayacaktır. Dolayısıyla fail sadece hırsızlık suçundan cezalandırılacaktır. Yine örneğin, eziyet çektirerek bir kişinin öldürülmesi halinde eziyet ve öldürme suçları toplanmayacaktır. Zira bileşik suç söz konusudur. Eziyet çektirme fiili kasten öldürmenin ağırlaştırıcı nedeni sayılacak ve kasten öldürmenin nitelikli halini düzenleyen TCK 82 olaya uygulanacaktır.

Türk Ceza Kanunu m.212’de özel bir düzenlemeye gitmiştir. Buna göre sahte resmi veya özel belge bir suçun işlenmesinde kullanılırsa, hem sahtecilikten hem de olayda yer alan diğer suçtan ceza verilecektir.

TCK 42

Madde 42- (1) Biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturması dolayısıyla tek fiil sayılan suça bileşik suç denir. Bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz.

TCK 42 Emsal Yargıtay Kararları

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/1. maddesindeki “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, tehdit eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunun bir unsuru olması nedeniyle 5237 Sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince tehdit suçundan ayrıca mahkûmiyet hükmü kurulamayağı açıktır.” Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8238 E. 2020/4391 K. 2.3.2020

Bir suçun diğer suçun ağırlaştırıcı nedeni olması durumunda ise, ağırlaştırıcı neden bağımsızlığını kaybederek diğeri içerisinde erimektedir. Bu hükmün uygulanabilmesi için bağımsızlığını kaybeden suçun, diğer bir suçun ağırlaştırıcı nedeni olduğunun kanunda açıkça gösterilmesi gerekir. Kanunda sadece başka bir suçu işlemek veya bir suçtan hasıl olan çıkarı korumak yahut işlenen suçu gizlemek amacını başka bir suçun ağırlaştırıcı nedeni olarak saydığı hallerde, belirli bir suç açık şekilde yasada gösterilmediği için bileşik suçtan söz edilmesi mümkün değildir.” Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/11-211 E. 2017/259 K. 9.5.2017

Suça sürüklenen çocuğun, katılanlara ait evi kasten yakması eyleminin, hem mala zarar verme hem de genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçlarıyla korunan hukuki değerleri ihlal ettiği, ancak genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun yakarak mala zarar verme suçunun ağırlatıcı nedenini oluşturduğu, dolayısıyla TCK.nun 42. maddesi uyarınca eylemin kanun maddesindeki tanımında yer aldığı gibi biri diğerinin unsurunu veya ağırlatıcı nedenini oluşturan tek fiil sayılan bileşik suç niteliğinde olduğu, bileşik suçta içtima hükümlerinin uygulanmayacağı, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK.nun 151/1, 152/2-a maddeleri gereğince sadece yakarak mala zarar verme suçundan hüküm kurulmasıyla yetinilmesi gerektiği gözetilmeden, hem yakarak mala zarar verme hem de genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması…” Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2014/1902 E. 2015/1374 K. 16.3.2015

Konut dokunulmazlığını bozma suçu 5237 sayılı TCY’nın 116/1. maddesinde; “Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, maddenin 4. fıkrasında; “Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi” cezayı ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörülmüştür. Konut dokunulmazlığını bozma suçu, bir kimsenin konutuna veya eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi ya da rıza ile girildiği halde çıkılmamasıyla işlenmeye başlamakta ve konutun terk edilmesine, başka bir anlatımla hukuki ya da fiili kesintinin gerçekleşmesine kadar devam etmektedir….  suçun konutta işlenmiş olması yağma suçunun ağırlaştırıcı nedeni olarak kabul edildiğine ve TCY’nın 149/1-d maddesi uyarınca nitelikli yağma suçundan hüküm kurulduğuna göre, bileşik suç hükümleri göz önüne alınarak ayrıca konut dokunulmazlığını bozma suçundan da ceza tayini yoluna gidilmemelidir. Aksinin kabulü halinde, sanığın işlemiş olduğu konut dokunulmazlığını bozma eylemi, ikinci kez cezalandırılmış olacaktır. Nitelikli yağma suçunun yanında, nitelikli cinsel saldırı suçunun ya da başka bir suçun işlenmesi de, olayda konut dokunulmazlığını bozma eyleminin hukuki ya da fiili kesinti olmaksızın, yani kesintisiz olarak gerçekleştirilmiş olması karşısında ulaşılan bu sonucu değiştirmeyecektir.” Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2011/5-186 E. 2011/201 K. 4.10.2011

Sık Sorulan Sorular

Yağma bileşik suçtur. Zira unsurları da kendi başlarına suç teşkil etmektedir.

Hayır. Bileşik suçun cezası tektir ve kanunda yazılıdır.

Yazar: Avukat Erdem Akçay