TMK 10 – Fiil Ehliyetinin Koşulları

TMK 10 ile genel olarak hangi kişilerin fiil ehliyetine sahip olacakları belirlenmiş ve bu kişilerde bulunması gerekli koşullar sıralanmıştır. Yazıda TMK madde 10 metnine, madde gerekçesine ve emsal Yargıtay kararlarına eyr verilmiştir.

TMK 10 – Fiil Ehliyetinin Koşulları

TMK 10, fiil ehliyetine ilişkin koşulların belirlenmeye başladığı madde sırasında, genel koşulu belirlemiştir. Buna göre ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyetinin bulunduğu kabul edilecektir. Görüldüğü üzere Tüek Medeni Kanunu madde 10, kişinin fiil ehliyetine sahip olup olmadığını belirlerken üç koşula bakmaktadır. Bunlar, ayırt etme gücüne sahip olma, kısıtlı olmama ve ergin olma şeklindedir. Bu üç koşulda eksiklik bulunmaması halinde kişinin fiil ehliyetinin bulunduğu ve dolayısıyla TMK 9‘da belirtilen bizzat hak edinebilecek ve borç altına girebilecektir.

TMK 10

2. Koşulları

a. Genel olarak

Madde 10 – Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.

TMK 10 Gerekçesi

Madde 10- Yürürlükteki Kanunun 10 uncu maddesini karşılamaktadır.

Maddenin konu başlığında yer alan “Z. Şartları” sözcüğü günümüz diline daha uyumlu ve yerleşik bir sözcük olan “2. Koşulları” şeklinde değiştirilmiştir. Maddenin kenar başlığı fiil ehliyetinin genel olarak koşullarını düzenleyen bir madde olması nedeniyle, “a. Genel olarak” şeklinde değiştirilmiştir. 1971 ve 1984 tarihli Öntasarılar da aynı yöndedir.

Madde fiil ehliyetinin üç genel koşulunu düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle mevcut maddede olduğu gibi sadece rüşt ve temyiz kudretinden söz edilmesi yeterli görülmemiş, buraya fiil ehliyetinin üçüncü koşulu olan “kısıdı olmama” durumu da dahil edilmiştir.

TMK 10 Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8841 E., 2019/2705 K., 17.4.2019 T.

“Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü ) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük ) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK ) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit ) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.”

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/22486 E., 2017/13898 K., 9.11.2017 T.

“O halde mahkemece, keşideci muris …’un bononun düzenlendiği tarih itibariyle fiil ehliyetine engel bir akıl hastalığının olup olmadığı araştırılmalı, muris hakkındaki raporlar ile varsa tedavi evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, keşideci konumunda olan murisin, bononun düzenlenme tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”

Yazar: Avukat Erdem Akçay