TMK 8, Türk Medeni Kanunundaki hak ehliyetine ilişkin maddedir. Her insaın hak ehliyetine sahip olduğunu belirten TMK madde 8, bütün insanlar hak ve borçlara sahip olabilirler. Bunun sınırı ise hukuk düzenidir. Konuda TMK 8 madde metni, gerekçesi ve emsal Yargıtay kararlarına yer verilmiştir.
Hukukta kişi, hak sahibi olabilen anlamına gelmektedir. Gerçek ve tüzel kişiler, hak ve borçlara sahip olabilmeleri ise hak ehliyeti ile belirtilmektedir. Hak ehliyeti ile fiil ehliyetini karıştırmamak önemlidir.
Türk Medeni Kanunu “Kişilik” başlıklı birinci bölüme, “Kişiler Hukuku” başlıklı birinci kitap altında “Gerçek Kişiler” başlığı ile oluşturulmuş birinci kısımda yer vermiştir. Konumuzla ile ilgili hak ehliyeti(TMK 8) de, bu bölümün ilk maddesidir ve hak ehliyeti kenar başlığına sahiptir. TMK madde 8’e göre her insan hak ehliyetine sahiptir ve hukuk düzeninin belirlediği sınırlara uyumlu olmak kaydıyla, haklara ve borçlara sahip olabilir ve bu sahip olmada eşit haklara sahiptirler.
I. Hak ehliyeti
Madde 8 – Her insanın hak ehliyeti vardır.
Buna göre bütün insanlar, hukuk düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil olmada eşittirler.
Madde 8- Yürürlükteki Kanunun 8 inci maddesini karşılamaktadır.
Maddenin “A. Şahsîyet” şeklindeki konu başlığı bu maddelerde genellikle ehliyet konusu düzenlenmiş olduğundan “A. Genel olarak” şeklinde değiştirilmiştir. Maddenin “I. Medenî haklardan istifade” şeklindeki kenar başlığı ise “I. Hak ehliyeti” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişiklik 1984 tarihli Öntasarıdan aynen alınmıştır. Gerek öğretide gerek yargı kararlarında bu maddenin “hak ehliyeti”, bundan sonraki maddenin ise “fiil ehliyeti” ile ilgili olduğu kabul edildiğinden “medenî haklardan istifade” yerine “hak ehliyeti”, “medenî hakların kullanılması” yerine ise “fiil ehliyeti” deyimleri kullanılmıştır.
Maddenin birinci fıkrasında “Her şahıs…” sözcükleri yerine “Her insan…” sözcükleri kullanılmıştır. Gerek 1971 gerek 1984 tarihli Öntasarılarda da isabetle kullanılan bu sözcükler, maddede düzenlenen bu ehliyetin insanlarla ilgili olduğunu ve temel bir insan hakkı olmasını vurgulaması açısından amaca daha uygun düşmektedir.
Maddenin ikinci fıkrası da 1971 ve 1984 tarihli Öntasarılara uygun olarak yeniden kaleme alınmıştır. Birinci fıkrada olduğu gibi ikinci fıkrada da hak ehliyetinde eşitlik ilkesinin belirlenmesinde “Herkes” sözcüğü yerine “Bütün insanlar..” sözcükleri kullanılmıştır.
Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukuki yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyetini usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir.
Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki medeni haklardan yararlanma ( hak ) ehliyetinin Medeni Usul hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir ( HMK m.50, TMK m.8 ve m.48 ). Buna göre, medeni haklardan yararlanma ( hak ) ehliyeti bulunan her gerçek ( TMK m.8 ) ve tüzel ( TMK m.48 ) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir.
Tüm dosya kapsamından bebeğin anne karnında öldüğü, sağ olarak doğmadığı, dolayısıyla kişi sıfatını kazanamadığı anlaşıldığından, sanığın eylemi taksirle ölüme neden olma suçunu değil, şartları bulunduğu takdirde başka bir suçu oluşturabileceği, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi…