Nafakanın Artırılması, Azaltılması ya da Kaldırılması Davaları

Türk Medeni Kanunu nafakayı, tedbir, yoksulluk, iştirak ve yardım nafakaları olarak düzenlemiştir. Evvelden verilmiş bir nafakanın tamamen kaldırılması, miktarının azaltılması ya da artırılması talepli davalarda dikkat edilmesi gereken hususlara yazıda değinilmeye çalışılmıştır.

Nafakanın Artırılması, Azaltılması ya da Kaldırılması Davaları

Nafakanın artırılması, azaltılması ya da tamamen kaldırılmasına ilişkin davadan önce nafakanın ne olduğuna ve türlerine değinmek faydalı olacaktır.

Nafaka Çeşitleri (Türleri)

Türk Medeni Kanunu, 4 farklı nafaka çeşidine ilişkin hükümler içermektedir. Bunlar:

  • Tedbir Nafakası: Boşanma ya da ayrılık davasının açılması halinde hakim, Türk Medeni Kanunu madde 169 uyarınca, davanın devamında geçerli olmak üzere eşlerin barınmalarına, geçimlerine, mallarının yönetimine, çocukların bakım ve korunmalarına yönelik tüm tedbirleri re’sen alabilir. Tedbir nafakası ile ilgili yazıda konu hakkında detaylı bilgi bulunmaktadır. Burada kısaca, tedbir nafakasının geçici, ailenin ve aile bireylerinin korunmasına yönelik bir nafaka olduğunu belirtmekte fayda var.
  • Yoksulluk Nafakası: Türk Medeni Kanunu madde 175’te düzenlenen yoksulluk nafakası ise boşanma halinde gündeme gelebilecek bir nafakadır. Ayrıntıları bu sayfada açıklanan nafaka türünde, talep edenin boşanma ile yoksulluğa düşmesinin ve boşanmada kusurunun diğer tarafa nazaran daha az olmasının zorunlu unsurları olduğu görülmektedir.
  • Katılım (İştirak) Nafakası: Velayet eğer eşlerden birine verilmişse, velayeti alamayan diğer eşin müşterek çocuğun bakımı ve eğitimine maddi katkıda bulunmakla ile ilgili yükümlülüğü devam eder. Yani velayeti alamayan eş, çocuğun bakım ve eğitimine de katılmak zorunda değildir, denilenemez. Bu maddi katkıya iştirak ya da katılım nafakası denilmektedir. İştirak nafakası sayfasında nafaka ile ilgili hususlar açıklanmıştır.
  • Yardım Nafakası: Türk Medeni Kanunu son nafaka türü olarak yardım nafakası ile ilgili hükümler içermektedir. MAdde 364’de hayat bulan yardım nafakası, herkesin, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy veya üstsoy ile kardeşlerine nafaka ödemesini anlatır. Buna göre birinci koşul, yardım edilmediği takdirde nafaka ödenecek kişinin yoksulluğa düşecek olmasıdır. İkinci unsur ise nafaka ödeyecek kişi ile nafaka ödeyecek kişi arasında altsoy, üstsoy ya da kardeşlik ilişkisinin bulunmasının gerekliliğidir. Kardeşine yardım nafakası ödemekle mükellef kılınacak kişinin refah içinde yaşıyor olması aranıyorken, diğer durumlarda refah içinde yaşama şartı aranmamaktadır.

Nafaka Sorumluluğunun Doğuşu

Yukarıda bahsedilen nafaka çeşitleri kaynaklarını yasadan almaktadırlar. Dolayısıyla herhangi bir işleme gerek duyulmaksızın ödenenler de nafaka olarak adlandırılabilir. Örneğin, kardeşi maddi açıdan zor durumda olan kişinin kardeşine aylık bir miktar gönderiyor olmasını yardım nafakası olarak adlandırmak mümkündür. Taraflar sözleşme ile de nafaka üzerinde anlaşabilirler. Örneğin kardeşlerin aralarında belli bir miktar yardım nafakası ödeneceği ile ilgili yazılı ya da sözlü sözleşme yapmaları yine geçerlidir. Uygulamada ise nafaka kendini en çok, mahkeme kararları ile göstermektedir. 4 türdeki nafaka da dava ile talep edilebilir. Tedbir nafkası için mevcut bir boşanma ya da ayrılık davası olmalıdır. İştirak nafakası için velayetin bir eşe verilmiş olması aranırken yardım nafakasında yukarıda bahsedilen şartların mevcudiyeti halinde bir dava açılabilir. Nafaka yükümlülüğü, ödeyen veya ödenenin vefatı ile son bulur. İştirak nafakası, çocuğun 18 yaşını doldurması ile son bulurken, yoksulluk nafakası ve yardım nafakası süresizdir. Tedbir nafakası ise davanın sona ermesi ile sonlanacaktır.

Nafakanın Artırılması, Azaltılması ya da Kaldırılması Davası

Nafaka ile ilgili açıklamalardan sonra dört türdeki nafakaların hangi şartlarda artırılmasının, azaltılmasının ya da tamamen kaldırılmasının isteneceğine değinelim. Öncelikle bir mahkeme kararının değiştirilmesi için durumda bir değişikliğin ortaya çıkmış olmasının gerektiğini belirtmekte fayda buunmaktadır. Yani, 1 Ocak 2020 tarihinde mahkeme, “A’nın B’ye aylık 100 TL yoksulluk nafakası ödemesine”, diye karar vermişse, bu nafaka miktarının artırılması, azaltılması ya da kaldırılması için mahkemenin karar verdiği zamandaki durumun değişmiş olması gereklidir. Örneğin, A artık bu nafakayı ödeyemeyecek güçte olmalıdır ya da B yoksuluktan kurtulmuş olmalıdır. Eğer şartlar değişmemişse, dava reddedilecektir. Zira zaten bu şartlarla ilgili bir karar verilmiştir. Dolayısıyla nafaka miktarı ile ilgili dava açmadan önce hangi şartların değiştiğini belirlemek ve bunların davada ispat edilmesi için gerekli delillerin belirlenmesi önemlidir.

Durumun değişmesini ortaya koyabilecek değişiklikler:

  • Nafaka ödeyenenin gelirinin değişmesi (Artmışsa nafaka artırılabilir, azalmışsa nafaka azaltılbilir).
  • Nafaka yükümlüsünün bakmakla yükümlü olduğu kişi sayısının artması ya da azalması: Örneğin ikinci evliliğini yapan nafaka yükümlüsünün çocuğunun olması.
  • Nafaka ödenen kişinin ihtiyaçlarının artması ya da azalması: Örneğin tedbir nafakası olarak çocuğa 500 TL verilirken, çocuğun artık kreşe gitmiyor oluşunun belirlenmesi halinde tedbir nafakasının azaltılması talep edilebilir. Zira çocuğun masrafı azalmıştır.
  • Yoksulluk nafakası ödenen kişinin yoksulluktan kurtulması, iş bulması, evlenmesi, başka bir kişiyle evli gibi yaşaması, vb hallerinde de yoksulluk nafakası kaldırılabilir.
  • Üniversite eğitimi nedeniyle yardım nafakası ödenen çocuğun okulunu bırakması, iş bulması, vb hallerinde de nafaka kaldırılabilir ya da duruma göre azaltılabilir.
  • Belirlenen nafaka miktarının üzerinden uzun zaman geçmesi nedeniyle ekonomik değerinin düşmesi de nafaka miktarının artırılması için bir sebeptir. Özellikle enflasyonun yüksek olduğu yıllarda, bu nedene dayanmak geçerli bir sebeptir.

Görüldüğü üzere nafaka miktarının artı ya da eksi yönde değiştirilmesini isteyebilmek için sayısız sebep ileri sürülebilmektedir. Ancak temel kural, yaşanan bu değişikliğin nafaka miktarını etkileyecek bir husus olduğunun ortaya konması gerekliliğidir. Aksi halde dava reddedilecektir.

Nafaka Davasının Avukat ile Takibi

Nafakanın artırılması, azaltılması ya da kaldırılması talepli davalar, bir anlık sinirle ya da kararla açılmamalıdır. Üzerinde uzun uzun düşünülmesi ve ayrıntılarının araştırılması gereken nafaka davalarında, başvuru sırasında istenen sonucu elde etmeyi sağlayacak delillerin ortaya konması gereklidir. “Nasıl olsa hakim beni anlar?”, “Bu kadar da nafaka olur mu?”, gibi düşüncelerle davayı olumlu bitirmek mümkün değildir. Dava, usul ve esası ile incelenen, şartlara sahip bir uygulamadır. Bunlara uygun açılmayan, delilleri geçerli olmayan ya da zamanında sunulmayan bir davanın olumlu bitirilme şansı neredeyse yoktur. Bu nedenlerle dava açmadan önce bir avukatla görüşmek ve tüm süreci onunla takip etmek istenmeyen sonuçların önüne geçmek için faydalı olacaktır. Avukatın davanın açılmamasını önermesi bile kişiyi yıllarca sürecek bir dava sürecinden  ve masraftan kurtarır.

Sık Sorulan Sorular

Nafaka miktarının değiştirilmesi ile ilgili davalarda herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktdır. Evvelki karar kesinleştikten 1 dakika sonra da dava açılabilir, 15 yıl sonra da.

Nafaka miktarının değiştirilmesine yönelik davalarda sayı sınırlaması ya da derdestlik söz konusu değildir.

Evet. Buna engel bir hüküm mevzuatımızda bulunmamaktadır. Örneğin bir çocuk hem iştirak hem yardım nafakası alabilir.

Kategori: Aile Hukuku
Yazar: Avukat Erdem Akçay

Konu Hakkında Yorum Yapabilirsiniz

Lütfen Dikkat: Form aracılığı ile "Nafakanın Artırılması, Azaltılması ya da Kaldırılması Davaları" hakkındaki değerlendirmelerinizi, eklemelerinizi, önerilerinizi ya da yorumlarınızı iletebilirsiniz. Sorularınız için iletişim sayfasını kullanınız.